\n“ Behlüldane hazretlerine huşu hakkında soru sorarlar. O da Padişah Harun Reşid’e ::

“ Behlüldane hazretlerine huşu hakkında soru sorarlar. O da Padişah Harun Reşid’e ::

“Getirin bu adama, ağzına kadar doldurulmuş bir tuluk zeytinyağı verin. Birkaç asker verip, Şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer bir damla yağı yere dökerse, başını vurun” der. Hikmetini anlamazlar ama mutlaka bizim Behlüldane bir şeyler anlatacak diye, dediğini yapmağa koyulurlar.

Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra adam salimen döner.

Behlüldane sorar:

”Anlat bakalım şehrin sokaklarında neler gördün ?

Adam cevap verir:

“ Ben tuluktaki zeytinyağından başka hiçbir şey görmedim.”

Behlüldane tekrar sorar “ Ama nasıl olur, falan yerde düğün dernek vardı; davullar zurnalar çalıyordu nasıl görmez, nasıl duymazsın”

Adam:

”Aman efendim bana öğle bir dert verdiniz ki başımın kesilme korkusundan başka bir şey ne duydum, ne de gördüm.”

Behlüldane Hazretleri hikmetli sözünü kondurur:

“Namaz kılarken Azrail’in kılıcını başında bekler vaziyette ; Bu namazdan sonra canını teslim alacağını hayal edersen, başka bir şey hatırına gelmez. Sende o zaman huşu içinde namazını kılarsın.”

Allah’ın huzurundaymış gibi namaz kılmanın yolu, demek ki gayretle bulunabilirmiş. Bize düşen bu bilge insanların tarif etmeye çalıştıkları yollardan giderek namazda huşu haline erişmek olmalıdır.

Allah cümlemize huşu ile namazlar kılmamızı nasip eylesin.