Eskiden alimler üzerine düşen görevi yerine getirmek için gecesini gündüzüne katarak ihtiyaç sahiplerine ulaşır.
Eskiden alimler üzerine düşen görevi yerine getirmek için gecesini gündüzüne katarak ihtiyaç sahiplerine ulaşır. Hz. Ali ise komşusuyla arasında gecen bir olaydan dolayı ne kadar üzüldüğünü görmekteyiz. İşte size komşuluğun ne kadar önemli oluğunu bilmemiz lazım.
Hz. Ali bir gün evinde oturuyordu. Kapı çalındı. Hz. Ali kalkıp kapıya baktı. Komşularından biri gelmişti. Komşusu ona selam verdi. O da onun selamına cevap verdi. Sonra Hz. Ali komşusuna:
-Ne istiyorsun? Diye sordu.
Komşusu utanarak:
-Şu kadar paraya ihtiyacım var. Bana borç para verir misin? Dedi. Hz. Ali eve girdi. Komşusunun istediği parayı alıp geldi. Komşusuna verdi. Komşusu istediği parayı alınca sevinerek dönüp gitmişti.
Hz. Ali de eve girmiş, oturup derin bir düşünceye dalmış, sonrada ağlamaya başlamıştır. Hz. Fatıma efendisinin ağladığını görünce ona şöyle demişti:
-Ey Efendim! Neden üzülüp ağlıyorsun? Komşumuzun istediği parayı ona verdin. Sevinmen gereklidir.
Hz. Ali ona şöyle cevap vermiştir:
-Ey Fatıma! Sen komşuluğu bu kadar kolay mı sanıyorsun? Bizim görevimiz, komşumuzun halini sormaktı. Böyle bir ihtiyacı olduğunu öğrenince o gelip istemeden önce, o parayı götürüp ona vermekti. Neden görevimizi yapamadık diye üzülüyorum....