Beklentileri, erteledikleri \n \nKursağında kalmış kelimeleri \n \n

Beklentileri, erteledikleri

Kursağında kalmış kelimeleri

Kaçırılmış bakışları

Gizledikleri

Susuşları ve istemsiz veda edişleriyle

Tamamlanmamış bir cümledir insan

Ama…

Ne acıdır ki çoğunun ruhları da değişti iklimler gibi. Onlar için bulundukları yeri güçlendirmenin yolu insanları zehirlemekten geçiyor artık.

Bu yüzden insanlık olarak da, huzur olarak da, "ne güzeldi ama" diyebileceğimiz bir  gün yaşamadık kaç zamandır.

Peki sebebi nedir derseniz ?

Öncelikli sebebi riyakarlar, türbine oynayanlar, art niyetli olanlar ve nefretle beslenenlerdir. Yani insanlıkla kan bağı kalmayanlardır. Bunların görevi toplumun canına okuyup, sevgi ve saygının kökünü kurutmaktır. Ve gün gittikçe sınır tanınmayacak duruma gelindi. Kısacası her şey mübah.

Oysa eskiden böyle değildi.  Bir toplum başarısızlığa uğradığında, "sorumlu kim?" diye bağırılırdı. Hemen ayağa kalkılıp "ben, ben, ben" derdi asaletin ileri gelenleri.

Ya şimdi ?

Bir sorumlu aradığınız zaman cevap aynen şöyle; "O, bu, şu!" Hatta en kolay işaret edilen mazeretin adı da zaman ya da şartlar. Bu kadar basit’e indirgenmiş durumda yani.

Kısacası insanın kendi yolundan yürüyüp yürümediği attığı adımdan belli olur.

Bu yüzden dikkat edin adımlarınıza

Çünkü: Yanlış adım doğru yöne götürmez.

İyisi mi ?

Einstein’nin dediği gibi

Karışıklıkta sadeliği bulun,

Uyuşmazlıkta haklıyı bulun,

Zorlukta çözümü bulun,

Ve ama en önemlisi bunları yaparken kendinizi bulun.