Pandemi hayatımıza girdikten kısa bir süre sonra açık cezaevindeki hükümlüler hastalığın bulaşma riskine karşı izine gönderildiler.

  Pandemi hayatımıza girdikten kısa bir süre sonra açık cezaevindeki hükümlüler hastalığın bulaşma riskine karşı izine gönderildiler. Bugün pandemiden dolayı izinde olan hükümlülerin sayısının 110.000 olduğu tahmin edilmekte. Açık cezaevlerinden 2020 yılının nisan ayında izine gönderildiler. Daha sonra pandeminin seyri de göz önünde bulundurularak ve Bilim Kurulunun önerisiyle iki aylık sürelerle izinde geçirilecek süre uzatıldı. Son olarak 31 Martta iki ay uzatılan izin süresi 31 Mayısta sona erecek ve yapılan açıklama da izindeki hükümlülerin 31 Mayıs itibariyle açık cezaevlerine teslim olmaları çağrısı yapıldı.

  Bilmeyenler için açık cezaevlerinin fiziki ve yaşamsal şartlarından bahsedeyim. Kademeli infaz sisteminin bir kademesidir. Kapalı cezaevinde cezasını infaz eden hükümlüler, iyi halli olmak şartıyla, yine şartlı tahliyesine ilgili yönetmelikte işlediği suç ile ilgili açık cezaevine geçme şartlarını taşıyanların kalan cezalarını infaz ettikleri yerlerdir. Bu cezaevlerinde firara karşı herhangi bir önlem alınmaz. Açık cezaevinde cezasını infaz eden hükümlüler belirli aralıklarla özel izine gönderilirler. Ankesörlü telefondan istedikleri telefon numarasını arayabilirler. Yine burada kalan hükümlüler cezaevi içindeki veya dışındaki iş yurtlarında çalışırlar ve örgün eğitimden yararlanabilirler.

  Bu şartlarda cezalarını infaz eden hükümlüler iki yılı aşkın bir süredir sosyal yaşamlarına toplum içerisinde devam etmekteler. Fırat Demir’ de bunlardan birisi. Karıştığı bir olaydan dolayı cezaevine girmiş. Cezasının bir kısmını kapalı cezaevinde geçirdikten sonra açık cezaevine geçiş yapmış. Açık cezaevinde kaldığı süre boyunca da adliyede çalışmış. Pandemi sürecinde izine gönderilmiş ve bu süre içerisinde iş kurmuş. Evlenmiş. Telefonda görüştük ‘’ne yapacağımı bilmiyorum’’ dedi ve bu konuyu dile getirmemi istedi. Tıpkı geri çağrılan diğer hükümlüler gibi.

  İşlenen bir suçun maddi ve manevi yaptırımları muhakkak olmalı. Yine kamu vicdanı da rahatlamalı. Toplumda işlenen suçların cezasız kaldığı intibası oluşmamalı ama bu konu da durum farklı. Kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Geri çağrılan hükümlüler, işledikleri suçlardan dolayı haklarında açılan davalarda yargılanmış ve ceza almış kişiler. Ortada cezasızlık yok. Bu şekilde açık cezaevlerinden izine gönderilen hükümlülerin küçük bir kısmı tekrar suç işlemiştir.  

  İnfazda esas olan ıslah ve resosyalizasyondur. Hükümlülerin geri çağrılması infazın esası olan ıslah ilkesiyle çelişmektedir. TBMM’ de ki muhalefet partilerinin geri çağırılma yerine alternatif infaz yöntemlerinin devreye koyulması ile ilgili çabalarını samimi buluyorum. Bu konu da dinlenmeliler. Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’ ün cezaevleri önündeki genel af çağrılarını ne samimi buluyorum ne de olabilir buluyorum.

  Özellikle sosyal medyada organize bir şekilde çağrıda bulunan hükümlü ve hükümlü yakınlarının çağrısına siyasiler kulak vermeli. Denetimli serbestlik şartlarının esnetilmesi gibi alternatif infaz yöntemlerinde yapılacak düzenlemeyle kendi kendilerini ıslah etmiş olan bu kişilerin toplumdan koparılması önlenmeli. Umarım bir an önce bir çözüm bulunur.