18 Temmuz 2021’de Hakka Yürüyen Seyda Molla Hüseyin El Sisemi Seydamızın Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun
Güneydoğu Anadolu'da bölge halkı ve âlimlerinin teveccühlerine mazhar olmuş, ilmi ile âmil olan, hem seydâ hem de şeyh vasıflarını tazammun eden Şeyh Hüseyin, yarım asırdan fazladır hayatını idâme ettiği Siirt Şirvan Yağcılar köyünün Kürdçe ismi olan Sîsem'e nispetle Sisemî lakabı ile meşhur olmuştur.
Asıl ismi Hüseyin olup soyadı ise resmî kayıtlarda Seydâoğlu olarak geçmektedir. Şeyh Hüseyin Sisemî 1923 (H.1341) yılında, Siirt ilinin Pervari ilçesine bağlı, Kürdçe ismi Meytîs olarak bilinen Dolusalkım köyünde dünyaya gelmiştir.
Babası Melâ Abdulgaffar, annesi ise Sa'âr Hanım'dır. Melâ Abdulgaffar, Şirvan'ın Nallıkaya köyünde doğmuştur. İmam olarak Dolusalkım'a gitmiş ve orada Sa'âr Hanımla evlenmiştir. 1923 yılında Sa'âr Hanım, Şeyh Hüseyin Sîsemî'ye henüz 2-3 aylık hamileyken Melâ Abdulgaffar, Pervari ilçesinin Çavuşlu köyünde katledilmiştir.
Şeyh Hüseyin Sisemî, iki evlilik yapmıştır. Henüz 23 yaşındayken Sisem (Yağcılar) köyünün hemen karşısında bulunan Ewzınd (Soğuksu) köyünde imamlık yapmıştır. Bölgenin saygın isimlerinden Sisemli Şaban Efendi'nin kızı Halime Hanım ile 1946 yılında evlenmiştir. Kayınpederinin çok muhterem biri olduğunu, kendisine karşı ziyadesi ile teveccüh gösterdiğini de belirtmiştir.
Halime Hanım'dan 4 erkek, 4 kız olmak üzere toplam 8 çocuğu olmuştur. Çocuklarının isimleri Abdurrahman, Abdürrahim, Abdulgaffar, Takyeddin, Habibe, Nefise, Ayşe ve Hatice'dir.
1983 yılında ilk zevcesi Halime Hanım'ın vefat etmesinden sonra Safya Hanım ile evlenmiştir. İkinci evliliğinden çocuğu olmayan Şeyh Hüseyin Sisemî, 2003'te vefat eden Safya Hanım'dan sonra başka bir evlilik yapmamıştır.
Şeyh Hüseyin Sîsemî, 7 yaşına bastığında amcasının kızı Halime tarafından ilim tahsiline Pervari Hîşet köyünde Molla Menûh'tan Kur'an-ı Kerim ve Mevlid-i Şerif okumuştur. 1935 yılına gelindiğinde ise Sisem'e gitmiş ve Molla Reşid'in yanında ilim tahsiline devam etmiştir. Daha sonra Arabî ilimlerin temel eserlerini Molla Reşid'in yanında okuyan Şeyh Hüseyin, bir süre daha Sisem'de okuduktan sonra, ders arkadaşı olan Şeyh Müşerref ile birlikte önce Şeyh Esad'ın yanına, ardından Molla Abdulllah'ın yanında okumuştur.
Ancak bu yıllar "ğelâ" diye tabir edilen kıtlık yıllarıdır ve medresedeki talebeler de evlerine dönmüştür. İlim tahsil etmenin zahmetli olduğu zamanlardır. Şeyh Hüseyin bir müddet yiyecek temin etmede çok sıkıntı yaşamış, Ohin'de bir camide ilim tahsil ettiği sırada fare telefi için halının altına konulmuş olan ekmeğin zehirli olduğunu bilmediği için yemiş ve zehirlenmiştir.
Molla Hüseyin ilim yolunda birçok zahmete katlanmıştır. Şeyh Seydâ, bu imkânsızlıklar nedeniyle Seyyid Ali Fındıkî'nin de evine döndüğünü ve fıkıh âlimlerinin dağıldığını söylemiştir. Ancak Şeyh Seydâ, Molla Hüseyin'i boş çevirmek istemez ve Molla Abdullah el-Firfîlî'ye mektup yazarak ilim tahsiline devam etmesi için Firfîlî'ye yönlendirir.
Hocası Firfîlî'nin yanında Netâicu'l-Efkâr kitabının yarısını okumuş akabinde Suriye'ye giderek Helvân'da Şeyh Hüseyin el Basrettin'in oğlu Şeyh İbrahim Hakkı'dan ve Qamişlo'da Molla Muhammed ez-Ziwingi'den ders almıştır.