Her yıl aynı tas aynı hamam. 14 Şubat’a günler var hep aynı yalanlar hep aynı alavere dalavere onun içindir ki bende bu güne özel ve sevgiliye bir mektup niteliğinde olan yazımı yeniden paylaşıyorum.
Sevgili; Bu gün "14 Şubat", kim nerede, ne zaman bu güzelim Allah'ın gününü sevgililer günü ilan etti bilmiyorum? Bildiğim tek şey seni kendimden çok sevdiğim ve sen bir güne sığmayacak kadar, büyük bir yüreğe sahipsin, senin sevdanı, sevgini bir güne sığdıracak kadar kötü ruhlu ve sevda katili biri değilim!
Onun içindir ki sevgili; bu günün bende ki anlamı, diğer günlerden farksız! Bu gün seni ne daha çok, nede daha az seveceğim.
Akşam eve gelirken diğer günlerde ki gibi; sana sadece senin için yaşattığım yüreğimi getireceğim, belki bir poşet içinde biraz alın terim, biraz yaşama umudu, birazda yarına taşıyacağım hayallerimi getireceğim.
Bende ki seni bir güne sığdıramadığım gibi, sevdasına alın teri ve emeğini katık yapanlarında bu günü önemseyeceklerini sanmıyorum.
Anlayacağın sevgili bu güzelim Allah'ın gününü sevgililer günü ilan edip, bu alanda Pazar kuran kapitalistler inadına bu günün sevgililer günü olduğunu, bağıracaklar, insanların alın terini sevgi, sevgili adına sömürecekler, utanmadan sevgiyi kırmızı dantelli bir don içine hapis edecekler. Sevgiyi bir güne sığdırıp, kasalarını doldurmaya çalışacaklar. Bu insan sevgisiyle bağdaşmayan bir hal. Bu günü inadına sevgililer günü olarak insanlara aşılamaya çalışanlar insan yüreğiyle, kelebeklerin yüreğini karıştırıyorlar. Biliyorsun sevgili, kelebekler bir gün yaşar ve ölürler.
Çağımızın çıkar ve kapitalist düşüncesi, normal insan ilişkilerini katıl etmesi yetmezmiş gibi, her yıl 14 Şubat'a günler kala yapılan gazete ve televizyon reklâmlarıyla, insanların gözünün içine baka baka ellerini ceplerine daldırıyorlar. Bu günlerde mücevher satanlar sevgililer gününe özel indirim yaparak insanları tüketmeye teşvik ediyorlar. Sevgililer gününün mücevherle ne alakası var. Yani eşine, nişanlısına mücevher veya her hangi bir armağan almayan sevdiğini sevmiyor mu.?
Yani şimdi bizim hamal Osman'ın parası yok, eşine bu gün her hangi bir armağan alamayacak, kapitalist 14 Şubat bezirgânlarına göre hamal Osman karısını sevmiyor mu?
Oysa hamal Osman? da mangal gibi bir yürek olmasa, oysa Osman'da ekmek ve su kadar kutsal sevgi olmasa, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanıp hal pazarında yaşamın tüm ağırlığını akşam karanlığına kadar sırtında taşır mı? Osman namuslu yürek işçisidir, öyle güllerle, karanfillerle eve gelmez, anlında kurumuş terini tuzuyla sarılır çocuklarına, Şubat ayının tüm soğukluğuna karşı yüreğinde ki sevecenliğiyle ısıtır yuvasını, yoksulluğun getirdiği, umutsuzluklar karısının ve çocuklarının gözlerinde gözyaşına dönüşürken, hamal Osman çocuklarının ve karısını gözyaşlarını öpüp, tuzlu tadını alarak anlatır sevgisini. De bana sevgili bundan daha büyük hediye ve sevginin ifadesi var mı?
Evet, sevgili, yarın gözyaşlarının ıslattığı kirpikleri öperek sevgisini ifade etmekten daha güçlü bir ifade şekli var mı?
De bana sevgili, hangi gül tenini kokusuna benzer ve hangi güz yüreğinin güzelliğinden daha güzel?
Hiç biri, sen tüm yoksulluklara, yalnızlıklara rağmen, gönül bahçende çorak toprakları yarıp kendi güllerini yüreğinde yetiştirirken, sen Şubat'ın acımasız soğuk günlerine aldırmadan yüreğinin sıcaklığıyla buz tabakalarını delip bir kardelenden daha zahmetle, yaşamak ve yaşatmak adına direnirken hangi kardelen senden güzel olur.
Yani sevgili anlayacağın, ben seni Şubatlarda sevmedim, sevginin hesabını yapmadım, ne böldüm, ne topladım ne de çıkardım. Seni bir terazinin ağırlığıyla tartmadım sen tartılmayacak kadar ağır, bir gün değil bin yıllara sığmayacak kadar büyüksün.
Onun içindir ki sevgili ben seni Şubatlarda sevmedim, tersine Şubatları seninle sevdim. Çünkü sen sevgiliden öte yaşamımın bir diğer adısın.
Sevginin, sevdanın günü saatti olur mu?
Olmaz, olmamalı. Yürek işini bir güne sığdırmak, ancak kelebeklere mahsus sevda ve aşk yaşantısı olur. Çünkü Kelebeklerin tüm yaşamı 24 saatle sınırlıdır.
Aslında 14 Şubat günü sevgililer günü yerine kelebekler günü olarak kutlansa daha mantıklı olur.
Bazen düşünüyorum da; değişen çağ ve gelişen teknolojiyle birlikte, sevgi ve aşk anlayışımız da değişiyor.
Çok değil, on-on beş yıl önce insanlar sevgilerini içlerinden geldiği gibi dile getirerek karşısındaki insana yüreklerinin sesiyle sevgilerini, aşklarını anlatırken, şimdilerde teknolojinin gelişmesiyle birlikte ve özelikle birileri tarafından, çıkar amaçlı olarak lanse edilen " 14 Şubat sevgililer günü" için, üç beş cümle bulmak amacıyla İnternet sitelerine, ya da cep telefonu mesaj servislerine başvurarak, yavan sevgi sözcüklerini buralardan aşındırıp, insanlara göndererek onları ne kadar çok sevdiklerini sözüm ona belirtmeye çalışıyorlar. Yani yüreğimizdeki sesi bir yana bırakıp başkalarının sevgi sözcükleriyle sevgimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Ve bunun adına sevgi ve aşk diyoruz.
Aşk iki kişiliktir. Araya üçüncü kişilerin girmesiyle tılsımını ve samimiyetini yitirir. Bence bir kişi aşkını ifade etmek için üçünü şahıslardan yardım alıyorsa bu kişi öncelikle sevgisine ve aşkına karşı samimiyetsizlik içine düşmüş demektir.
Günümüzde yaşanan teknolojik gelişme bir yerde insanların yaşamlarını kolaylaştırırken, aynı teknoloji insanların beyinlerini hantallaştırıyor. Bir yerde teknoloji yüreğinizdeki gerçek ve samimi sevda çığlıklarını bastırıp, yerine yavan, gerçek duygudan uzak, başkalarının yazdığı aşk cümlelerini pazarlıyor. Oysa Aşk tercümana gerek kalmadan tüm samimiyetiyle yaşanmalıdır.
14 Şubat sevgililer günü... Doğrusu bu günün benim için pek bir anlamı yok. Düşüne biliyor musunuz? Tırnaklarımla kaza kaza gözyaşlarımı sevdama kata kata adam gibi bir sevda yaşayacağım. Ve birileri bu sevdamı yılda bir günlüğüne pazarlayıp kasalarını doldurmaya çalışacak. Bin yılara sığmayan namuslu bir sevdayı bir güne sığdırmaya çalışmak aşka, sevdaya hıyanet değil mi?
Aşk pazarlanır mı?
Ahlaki olarak pazarlanmamalı. Oysa 14 Şubat sevgililer gününe, haftalara kala televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında bu günle ilgili, yastıktan tutun da kahve fincanına kadar reklâm edilerek pazarlanıp, insanların ceplerine girmeye çalışıyorlar. Oysa aşk kalpte başlar, ceple ilgisinin olmaması gerekir.
Bu bir dayatmadır. Bu aşkı 24 saatlik süre içine hapis edip aşkı maddiyat çemberinde boğma eylemidir.
14 Şubat sevgililer gününü, artık sevgiyle pek alakası kalmayan, içi boşaltılmış bir gün yaptılar... Sermaye kesimlerinin, insanların duygularını sömürüp, servetlerine servet katma günüdür desek daha iyi olur.
Sevgi bu kadar ucuz olamamalı, sevginin değeri üç beş gram altınla ölçülmemeli.
Sevgi yüce ve ilahi bir duygudur. Hangi dilden, dinden, ırktan olursa olsun tüm insanların sevgilerini ifadeleri göz bebeklerinde saklıdır. El ele tutuşup gülümsemek için ne üçüncü şahısların yalanlarla süslediği abartılı mesajlarına, ne de altın bir kolyeye ihtiyaç vardır. Kişi yüreğinin sıcaklığını avuçlarında toplayıp yârin ellerini kışın ayazında ısıtabiliyorsa, seviyor demektir.
Sevginin en güzel örneği senin uğruna gözyaşı döken sevgilinin, gözyaşlarını, dudaklarınla öpüp, dökülen gözyaşlarının tuzlu tadını genzinde hissetmendir. Sevgi, yârin yanında olmadığı zaman gökteki yıldız ve ayın anlamsızlaştığı andır.
Sevgi, uyandığında onun yanında olmadığını hissedip 7 şiddetinde bir depremi yaşamış depremzedenin içinde bulunduğu psikolojik andır.
Yani; Sevgi ve aşk yaşamın adıdır
Sevgi yaşamı anlamlaştıran en güzel duygudur.
Sevgi hayatın olmazsa olmaz kuralıdır.
Ve bu kural insan yaşadıkça her sabah doğan güneşle hayat bulmalı
Yoksa bir günlük aşk ve sevgi insanların değil, ancak kelebeklerin aşkıdır!...
Her gün her saat her saniye yaşanmalı ve mezarda son bulmalıdır AŞK…