Yüreği kırgınlıklarla acılarla dolu adam, uzaktan baktı toy çınar ağacına, susuzluk ve toz bulutlarının arasında inadına kök salıyordu toprağa genç çınar ağacı.
Yorgun ve hasta adam diz çöktü çınar ağacının karşısına, elini çenesinin altına koyarak düşünmeye başladı. İnadına toprağa kök salıp yaşam mücadelesi veren bu çınara benzetti kendi yaşam mücadelesini.
Şu karşıda duran çınar ağacı yaşamına ne kadar benziyordu. Evet, kendisi gibi sahipsizliklere ve sevgisizliklere inat yaşıyordu. İşkenceyle dolu yıllarını hatırladı; kaç ihanet, kaç sevgisizlik kaç terk edilmişliğini sığdırmıştı çokta uzun olmayan yaşına…
Gözleri daldı çok uzaklara gitti. İçinde çınar ağacının kökünü kıracak kadar fırtınalar yaşadı. Gözleri nemlenmeye başladı. Nemli gözlerle yarısı yeşil, yarısı sararmış çınar ağacına baktı.
Yorgun adımlarla yanaştı çınar ağacına, sanki karşısında canlı, sözlerinden anlayan biri varmış gibi konuşmaya başladı. Sevgili yaprak belli ki dert almaya başlamışsın, aç ve sevgisizlik kurutmuş bir yanını ah sevgili dostum affet bizi, biz insanlar birbirimize sevgi göstermekten acizken sen bizden sevgi beklersin..
Sevgili dostum; yarısı sevgisizlik ve susuzluktan sararmış çınar yaprağı, benimde senden farkım yok, içim senden sararmış ikimizin de sebebi sevgisizlik biz anlarız ancak birbirimizi, dur bekle seni alın terim ve gözyaşlarımla da olsa yaşatmaya çalışacağım.
Yarısı kuruyan yaprakla konuşmak dertleşmek iyi gelmişti yüreği sürgün adama, oda adeta canlanmıştı. Uzakta bulunan hortumu koşarak getirdi genç çınar ağacının köküne bıraktı. Genç çınar ağacının kökünü sevgisiz işe yaramaz diken ve zararlı otlarla kaplıydı. Yüreği sürgün adam elleriyle zararlı dikenleri genç çınarın kökünden temizlemeye çalıştığı sırada bulunduğu yerin sorumlusunun sesiyle başını kaldırdı.
Sorumlu: “Ağabey bu senin için değil, bırak yorma kendini !..” yaşlı adam tekrar adeta aldığı suyla gülümsemeye başlayan çınarın yaprağına dönerek ona anlatmaya çalıştı. Biz kendimizi yormadığımız için, birbirimize anlayış göstermediğimiz için, birbirimizin yaşam hakkına saygı duymadığımız için sevgisizlik rüzgârına yakalandı insanlık ve dökülüyor. Döküldükçe insanlıktan çıkıyor, bir birimizin gözünü oymakla o kadar meşgul olmuşuz ki aklımıza bir çınarın bile bizden hesap soracağını unutmuşuz.
Çınarın kökündeki dikenler ellerini acıtmıştı, oysa asıl acıyan yeri yüreğiydi ve o yüreği en çok acıtanlar ise çınara su verir gibi sevgisini, emeğini, yaşamının büyük bir kısmını armağan ettiği sevdikleriydi..
Çınar kana kana su içerken mutluydu yaşlı adam. Yarısı kurmuş yaprağa dönüp konuşmaya başladı: “Sevgili yaparak bu dünyanın çıkarı ve menfaat çarkıyla döndüğüne inanan insanlar şunu bilsinler ki size su verip yatağınızı temizlemekte bir çıkardır. Bak sevgili küçük yaprak sende bir canlısın sana gösterdiğim sevgi yaratanın hürmetinedir, beni yaratan senide yaratmış, belli ki şaşırdın ve kendi dilinde şunu sordun bana ‘ey insan bana gösterdiğin bu sevginin nedeni ne ?’ ”
Hemen cevap vereyim sana: Bak güzel yaprak yarın gölgesinde insanların rahat bir nefes alacağı yaprak, insanlar kısa yoldan zengin olmak için piyango alırlar, bende sana emek ve sevgimi vererek sırat köprüsünü geçmek için seni, beni cümle varlığını yaratıcısından bilet almak istiyorum..
Hortumu eline alan adam tozdan yeşili kayıp yaprakları yıkamaya başladı. Genç çınar ağacı suyla buluştuğundan beri yaşlı adamın gözüne genç bir gelin kadar güzel görünüyordu.
Saatler sonra adam çınar ağacının yanından ayrılırken çınara fısıldadı, artık yalnız değilsin sevgili dostum… Yalnız değilsin…