Henüz sekiz yaşındayken, Narin Güran kendi evinde, babasının evinde, dünyada onun için en güvenilir olduğu çatının altında acımasız bir şekilde katledildi.

Henüz sekiz yaşındayken, Narin Güran kendi evinde, babasının evinde, dünyada onun için en güvenilir olduğu çatının altında acımasız bir şekilde katledildi.

Narin Güran katledilirken o evde Annesi Yüksel, Amcası Salim, Ağabeyi Enes ile diğer kardeşleri ve Komşusu Nevzat’ın olduğu iddia ediliyordu.

Narin Güran kendi evinde canice katledilirken evde olan aile fertlerinin bu olayı görmediklerini iddia etmeleri, katili korumaları da ayrıca kabullenecek gibi bir durum değil.

Zaten aile fertlerinin bu tür anlamsız ve tutarsız davranışları toplumda çok büyük tepkilere yol açtı.

21 Ağustos’ta kaybolmuştu ve üç hafta sonra cansız bedenine ulaşılmıştı.

Dere kenarında minik bedeni suyun içinde berbat olmuştu.

Mahkeme gününe kadar bu olaydan hiçbir netice çıkmamıştı.

Toplum olarak bu olayın mahkemede çözüleceğini düşünmüştük.

 Nasıl olsa hepi topu dört kişiler, içlerinden biri itiraf eder diye tahmin ediyorduk.

Mahkeme üç gün üç gece sürdü.

Eski yeni baro başkanları, stajyer hakimler, avukatlar, savcılar, millet vekilleri, bakanlık yetkilileri ve mahkeme üyeleri hazır bulundular.

Şüphelilere çapraz ve karmaşık sorular sordular ama hiçbir neticeye ulaşamadılar.

Mahkeme 26 Aralık 2024 gününe ertelendi.

Anlaşıldı ki bu dava bu mahkemede çözülemeyecek.

Anlaşıldı ki bu dava mahşere kaldı.

O zaman bizde diyoruz ki, iyi ki ölüm var, iyi ki mahşer var ve iyi ki mahkeme-i kübra var.

Ulemanın büyüklerinden Said-i Nursi’ninde dediği gibi;

“Zalimler için yaşasın cehennem”