Dünya’da var olan her canlının üreye bilme özelliği bulunuyor
Dünya’da var olan her canlının üreye bilme özelliği bulunuyor. İnsan dışındaki diğer canlı varlıklar ekosistem tarafından kontrol altında tutuluyor ama insanın aklı olması ve düşünebilme gibi kabiliyetinin bulunmasıyla bu sistemin dışında kalabilmeyi başarmıştır. İnsan geçmişten günümüze kadar her alanda, her konuda aklını ve düşünebilme kabiliyetini kullanarak gelmiştir. Akıl ve düşünebilme kabiliyeti insan için büyük bir nimettir. Öyleya Allah insanı engüzel bir şekilde yaratmıştır. Akıl Cenabı Allah’ın insana verdiği sayısız nimetlerden sadece bir tanesi...
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık” (Tin Suresi 4.Ayet)
Dünya’da artan insan sayısına bağlı olarak farklı fikirler ve görüşler de artıyor. Allah her insana bir akıl ve o aklı kullanabilme kabiliyeti vermiş ama o aklı nasıl kullanması gerektiğiyle ilgili gösterdiği iki yolla belirlemiştir. Yollardan bir tanesi doğrudur bir tanesi yanlıştır. Bunun kesinlikle üçüncü yolu yoktur. Her hangi bir şey ya doğrudur ya da yanlıştır. İnsan doğru ile yanlış arasındaki boşlukta kalmamalı. Doğruyu ya da yanlışı bulma konusunda aklın kabiliyetini, belirlenen iki yol haricinde üçüncü yolda kullanmak ise yorulmanın ötesine geçmesinden başka bir şey değil. Onun için insan tercih meselesinde fazlaca düşünüp zamanını kaybetmemeli çünkü ömür o kadar da uzun değil…
Beyin, tamamen Allah vergisidir. Beyne her hangi bir katkı koyma yetkisi insana verilmemiştir. Aklı kullanabilme kabiliyeti ise akıl ile tercih etme meselesi arasında bir köprüdür. Tercih etme meselesine gelince Allah insana yani kuluna salahiyet ve tercih etme hakkı vermesidir, buna da irade-i cüz’iye denir. Yani bir insan aklıyla kendi aklının kabiliyetini kullanarak özgür iradeyle doğru ve yanlış arasında bir tercih yapabilir.
İnsan kendi aklını kullanarak ve düşünerek doğruyu bulup yanlıştan uzaklaşmalı. Aklını çok iyi bir şekilde kullanmalı hak ve hakikati bulmalı. İnsan gerçeklere karşı sağır olmamalı. Zaten önünde pekte çok bir tercih hakkıda yok. İki seçeneği var, ya doğru yolda olmak yada yanlış yolda olmak. Her canlıda beyin var ama insanı diğer canlılardan ayıran en önemli şey aklı kullana bilme kabiliyetinin bulunmasıdır. Peki insan hak ve hakikati bulmak için aklını kullanmasa ne olur ?
(Zira) Allah katında yerde debelenip dolaşan canlıların en şerlisi (ve en değersizi) aklını kullanmayan (gerçeklere kulak tıkayan ve Hakkı konuşmayan) sağır ve dilsizler (gibi davranan kimseler) dir. (Enfâl Suresi 22. Ayet)
İnsan fikir ve görüşlere açık olmalı her görüşü nezaketle dinlemeli ve saygı duymalı ama kendine sadece doğru yolda kullanacağı fikirleri ve önerileri almalı, doğru bulmadığı fikirleri ise yanına koymalı ve doğru değildir diye tecrübe edinmeli.
İnsan bütün kazanımlarını her türlü iyiliği içinde bulunduran hak ve hakikati anlama ve yaşamada kullanmalı, çünkü insana aklı kullanabilme kabiliyeti verilmiş. Bu akıl kullanma kabiliyetini kullanmayan her hangi bir insan sadece beynin durgun aklıyla yaşamını sürdürmeyle yetinirse, beyni olupta aklı kullanma kabiliyeti olmayan diğer canlılardan ne farkı olabilir sizce…
Sonra onu (insanı) aşağıların en aşağısına indirdik (Tin Suresi 5.Ayet)
Beyin, akıl farklı bir şeydir. Aklı kullana bilme kabiliyeti de farklı birşeydir. Kendi beyni ve aklı ile aklı kullanabilme kabiliyetini çalıştırarak her türlü konuda hak ve hakikati bularak doğru yolda ona göre hayatını sonuna kadar yaşayan bir insan ancak en güzel yaratılma vasfını muhafaza etmiş olur.