Dünya haritasına bakıldığı zaman Suriye’nin aslında Dünyadaki önemli bölgelerin bir kapısı ve bir kilit noktası olduğunu görmek oldukça mümkündür.

Dünya haritasına bakıldığı zaman Suriye’nin aslında Dünyadaki önemli bölgelerin bir kapısı ve bir kilit noktası olduğunu görmek oldukça mümkündür. Bu önemli bölgelerin bazıları Mısır, Ortadoğu, Afrika, Yakındoğu ve Anadolu olarak sıralanabilir. Peki, bir hırsız bir eve en kolay nereden girebilir? Diye sorarsam, tahmin ediyorum büyük çoğunluğunuz “Tabi ki kilitlenmeyi unutulmuş kapıdan girer.” diyeceksiniz. Evet doğru. Çünkü kapıyı kapatmazsanız ya da kapıyı kilitlemeyi unutursanız evin içi dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı açık olur. Atalarımız bu soruyu kendilerine sormuşlar onun için Sultan Alparslan’ın Malazgirt Zaferiyle Anadolu’nun kapılarını Türk İslam ordularına ve toplumlarına açmasından sonra oğlu Sultan Melikşah Anadolu’yla birlikte Suriye’yi de idaresi altına alıp orada güvenli bölge oluşturmuştur. Yani Anadolu’ya girdikten sonra kapı konumundaki Suriye topraklarına kenetlenip Anadolu’nun bu şekilde yurt edinebileceğini hesap etmiştir.

  Suriye, bir geçiş ve bir kilit noktası olan coğrafi konumu nedeniyle Samiler, Mısır, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Eyyübi, Memlük ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ve devlete ev sahipliği yapmıştır.

  Tarihte Suriye’ye gelen devletlerin büyük bir kısmı Ortadoğu’yu ve yakın bölgeleri ya da kendi güvenliklerini kontrol altına almak için bölgede askeri üs veya gözlem noktaları kurmuşlardır. Onun için Ortadoğu’yu ve yakın bölgeleri ilgilendiren savaşların büyük çoğunluğu Suriye topraklarında gerçekleşmiştir. Peygamber Hz. Muhammed (SAV) ve Dört Halife döneminde Halit bin Velid komutasındaki Arap İslam orduları ile Bizans orduları Suriye topraklarında savaşmıştır. Savaştan başarıyla çıkan İslam orduları ardından Anadolu’da Kahramanmaraş’a kadar ilerleyerek kenti kuşatma altına almıştır. Selçuklular ile Haçlı orduları yine aynı bölgede savaşmışlardır. Selahaddin Eyyubi Suriye’nin Mekke ve Medine’ye bir geçiş olduğunu görerek bölgeye büyük önem vermiştir. Sultan Baybars komutasındaki Memluk orduları Anadolu’ya ve Mısır’a hızla yayılmaya çalışan Moğol istilasını Suriye topraklarında durdurmuştur. Suriye’nin Anadolu’ya bir geçiş yolu olduğunu gören Osmanlı, Yavuz Sultan Selim döneminde bölgeyi hâkimiyeti altına alarak orada güvenliği sağlamıştır. Son olarak kurtuluş savaşında Fransızlara karşı Anadolu savunmasının önemli bir bölümü Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Suriye hattında yapılmıştır. Ve daha nice mücadeleler verilmiştir Suriye topraklarda..

 Yani tarihte her devlet ya kendi güvenliği ya da bölgeyi ve çevresini kontrol altında tutabilmek için Suriye’yi önemli görmüştür. Dikkat edilirse İslam orduları gayrimüslimlerle genelde Suriye topraklarında savaşmıştır. Peki, günümüzde manzara değişmiş midir? Pekte sanmam. Müslümanlarla gayrimüslimler halen Suriye topraklarında savaşıyor. Türkiye hem oradaki sivil halkı hem de kendi güvenliğini koruma adına Suriye topraklarında yaptığı başarılı askeri harekâtlarıyla önemli adımlar atıyor. İsrail, Rusya, ABD ve İran’da Ortadoğu’da kendi emellerini gerçekleştirmek için Suriye’yi tarihte olduğu gibi bir üs ve bir geçiş noktası olarak görüyor. Bizde kapıları sağlam kilitlemesek evin içi dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı açık olacak. 

Onun için diyoruz ki Suriye’yi anlamak elzemdir…

 

Tabi ki de Suriye’deki olayların dini ve mezhepsel boyutları var. Bu boyutlara sonraki yazıda değineceğim.