Dünya ve hayat var olduğundan beri insanlar bir birleriyle uğraşmıştır ve etkileşim içinde olmuştur.
Dünya ve hayat var olduğundan beri insanlar bir birleriyle uğraşmıştır ve etkileşim içinde olmuştur.
Tarihe bakıldığında çok sayıda devlet kurulup ve yıkılmıştır. Devlet kültürü oluşmadan önce de insanlar bir arada yaşama anlayışı içinde olmuştur.
Bir arada yaşama anlayışı ise toplumları meydana getirmiştir.
Tarihi boyunca da insanlar bir birini kontrol etme ya da güç sahibi olma arayışlarına girmiştir.
Dünyaya nice krallar, yöneticiler veya devlet adamı gelip geçmiş. Krallar ya da her hangi bir toplumun başına geçmiş insanlar, kimisi toplumda adaletin ve güvenin sağlanması için çaba harcamıştır kimisi de o topluma zulüm yapmak için uğraşmıştır.
Her ne için olursa olsun toplumun başına geçmeyi başarmış olan insanlar her zaman yönettiği toplumdan korkmuştur. O korku ya o yöneticinin adil olmasını ya da zulmetmesini sağlamıştır. O korku kimi kralları ve yöneticileri tedbir almaya zorlamıştır. Kimisi adil olarak kimisi de zulüm ederek bunu yapmıştır.
Zulümde aşırıya giderek iktidarlarını koruma adına kendilerini ilah ilan eden krallar ve yönetimler bile olmuş.
İktidarını koruma adına kendi toplumunda en iyi tedbir alan yönetimlerden bir tanesi zalim firavun yönetimidir.
Firavun bir kişi değildir bir ailedir, biri gelmiş biri gitmiş yüzlerce firavun gelmiş ve gitmiştir.
Firavun, yönettiği toplumu birçok bölümlere ayırıp sınıflar oluşturmuştur. Bu sınıflar incelendiğinde iki ana gurup meydana geliyor. Yani çok sayıda olan bölümler bu iki ana gurup altında birleşiyor.
Toplumun oluşturduğu ana gruplardan bir tanesini aşırı zenginler diğer ana gurubu da aşırı fakirler oluşturuyor.
Zenginler “malımı kaybederim, aç kalırım, ben böyle iyiyim, çok güzel yaşıyorum” diye zulme ve haksızlığa karşı ses çıkarmazlar. Fakirler ise “akşam eve ne götüreceğim, akşam eve ekmek alabilecek miyim? ” aç kalmanın derdine düşmüş.
Yani zenginler malını kaybetme korkusundan fakirler ise geçinme derdini düşünmekten kimse yönetime başkaldırmayı aklından bile geçirememiştir.
Böylece bu zalim firavun yönetimi 3 bin yıl başta kalmayı başarmıştır.
Aklıma gelir bazen firavun yönetimi üzerinden binlerce yıl geçmesine rağmen acaba dünyada modern firavun yönetimler hala var mıdır?
Zalim firavun yönetimi toplumunun bazı bölümlerini de zaman zaman bir birleriyle uğraştırmıştır. O bölümleri her zaman güçsüz bırakmıştır. Kimi zaman doğan erkek çocukların boğazını keserek öldürüp sadece kız çocukların yaşamalarına izin vermiştir.
Firavun yönetiminin bu zulmü Hazreti Musa’nın gelip hakkı üstün tutan ve adil düzeni kurmasıyla son bulmuştur. Her peygamber aynı zamanda bir fatihtir. Bütün peygamberler zulmün karşısında bir fetih gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra zulme karşı nice komutanlar ve liderler karşı gelmiştir. Hiçbir zulüm ebedi olamaz. Her zaman hak kazanmıştır.
Dünyada her zaman ve her yerde mutluluğun, toplumda birlik ve beraberliğin, her alanda hakkın üstün olup ve adaletin sağlanması dileğiyle…