Takoran vadisinde

Takoran vadisinde
Su dibinde kalmış
Bin yıllara sığmayan
Acılara tutunup batmayan
Tarihin tanığıyım…
Ay karanlık gecelerde
Faili meçhullerde
Töreye kurbanı edilmiş
Eli kınalı bir gelinim…
Gel bul beni…
Sevgisiz kentlerin
Terk edilmiş bahçelerinde
Kaderine terk edilmiş…
Gözyaşlarıyla yaşamaya çalışan
Nadide bir çiçeğim
Gel insanlık adına bul beni…
Lanetlenmiş bir kentin
Yıkık sokaklarında
Umutları sevinçleri
Bombalanmış
Şikâyetlerini Allah’a söyleyecek
Bedeni parçalanmış,
Gülüşleri yarım kalmış
Küçük bir çocuğum…
Gel ey insanlık gel bul beni…
Âdemden bu yana…
Nice hanlar imparatorlar, sultanlar
Atlılarıyla tanklarıyla,
Ezip geçmişler mezarım topraklarını
Mürekkep yerine kan yazmış
İblislerin tarihini…
Oysa ben insandım…
Yeryüzü yüzümün hürmetine yaratılmış
Şimdi ellerim yüzüm kan içinde…
Gel ey insanlığı kalemiyle yazan şair
Gel de bul parçalamış gözlerimi…
Zalimlerin güneşini çaldığı…
Bir kentin çocuğuyum…
Sarmış zulüm dört bir yanımı…
Geceleri çalınmış kentlerin
Yakılmış evlerin içinde…
Bedeni, umutları, yarınları yakılmış
Küçük bir çocuğum ben
Gel ey insanlık
Gözyaşlarınla söndür yanan umutlarımı…
Çocuksu korkular sarmış tüm yürekleri.
Analar kısır doğurmaz artık hiçbir çocuğu.
Yarın çok geç olabilir…
Ölebilir yeryüzünün tüm çocukları…
Gel ey insanlık…
Çocuklar ölürse…
Anlamsız kalır yeryüzü…
Gel çocukların güneşi ol…
Zalimler karartmasın güneşlerini…
Yankılansın yeryüzünde
Çocukların o masum ve sevecen gülüşleri…
İnsanlığın gülüşü solmadan…
Gel gör ölenleri…