Herkesin konuştuğu ama kimin doğru söylediğinin bilinmediği bu dönemde toplumun genelinin yaftalandığı günlerden geçiyoruz maalesef. Nedense hep eskiden dem vurur iç çekeriz. Çünkü şimdiki zamanının patentinde insan hakları ve vicdan...

Herkesin konuştuğu ama kimin doğru söylediğinin bilinmediği bu dönemde toplumun genelinin yaftalandığı günlerden geçiyoruz maalesef. Nedense hep eskiden dem vurur iç çekeriz. Çünkü şimdiki zamanının patentinde insan hakları ve vicdan yok maalesef. Bu yüzden geçmişe doğru iç çekişlerimiz.

Ne mi var günümüzde; Aslında olumsuzluğa dair her şey var da aklıma geleni şöyle sıralayalım.

Vergi ve zekât kaçırarak yetimin, yoksulun hakkını yemek.

Düşük ücretle işçi çalıştırarak haklarını gasp etmek.

Kamuda liyakatsız ve ehliyetsiz kişileri makamlara atayarak halkın geleceğini yok etmek.

Elektriği kaçak kullanarak milletin hakkını yemek

Trafikte sağdan soldan öne geçerek geride bıraktıklarının hakkını riayet etmemek.

Ticarette hile yaparak müşterinin hakkını yemek.

İsraf ederek gelecek nesillerin rızkını azaltmak

İnsanların düşünce ve inançlarına baskı yaparak özgürlüğünü kısıtlamak.

İhalelerde hile yaparak vatandaşın hakkını yemek.

Yalan söyleyerek, dedikodu yaparak, iftira atarak toplumun huzurunu bozmak gibi

Çocuklara dünyayı dar etmek

Hoşgörüden yoksun olmak vs..

Bütün bunlardan sonra Adalet ve insan arasındaki ruhsal ilişki bitmiş, para ve apolet her şeyi yenmiş, haysiyetli bilinen mesleklere bile şüpheyle bakılırken geleceğe aydınlık bakmak için hiçbir umut görünmüyor halk nezdinde.

Halka göre her haksızlıkta bir yıldız eksilir gökyüzünden.

Başkaları "yıldız kaydı" der, onlar "umut bitti" derler.

Anlamayanları da hesap gününe bekler. Umudumuz yaptıklarından utanmayanları hayatın utandırmasıdır derler.

Halk emek der,

Namuslu olmalı der,

Her kıvrımına sinmeli der,

Çığlıklar ata ata hissetmelisiniz der,

Tertemiz alın teri kokmalıdır der.

Ama nerde..

Bu yüzden masum gözlerle birbirimize bakan, hüzünle sarılan aynı dertten yaralı toplum olmaktan uzaklaştık. ihtiyarın dediği gibi; çerçevesi duruyor ama çivisi çıkmış bu dünyanın.

Duvar bizim ama hevesi kaçmış bu hayatın.

Artık bu yüzden saf insanlık ilanı gerekiyor sanırım.