9 Yıl Önce 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüyle İlgili Yazım.
9 Yıl Önce 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüyle İlgili Yazım.
Baktım Değişen Bir Şey Yok....
Yeniden Hatırlatıyorum.
İki Çırtık Bir Zılgıt Kadınlar Günü Kutlu Olsun
“Eşimle birlikte, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü üzerine mini bir sohbetimiz oldu.
“Eşim 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü, kutlamanın yanlışlığına dikkat çekerek, kendi görüşlerini şöyle izah etmeye çalıştı.
“Bence bu gün anma günü olmalı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün çıkış noktası, işçi kadınların ölümüyle olmuştur. Emekçi kadınları diri diri yakılarak öldürüldüğü bir günde kadınların bir araya gelip bir düğün havasında halaylar çekip oynamaları bence yanlış, bu gün kutlama günü değil tersine anma günü olarak etkinlikler yapılmasının özüne daha yakın olacağını düşünüyorum”
Eşime cevap vermeden önce 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü çıkış noktasıyla ilgili internet ortamından değerlendirdiğim bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
’’8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New-York kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret istemiyle bir tekstil fabrikasında başlattığı mücadelenin ve bu mücadele sonucunda polisin işçilere saldırarak çoğu kadın 129 işçinin hayatını kaybetmesinin anısına, dünyanın her yerinde ve ülkemizde daha iyi bir dünya özlemi taşıyan kadınların mücadele gün olarak tarihteki yerini almıştır”
Bundan da anlaşılacağı gibi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir bayram günü değil, tersine bir matem günü olduğu için, oyun havaları eşliğinde zılgıtla kutlanacak bir gün olmadığı kanaatindeyim.
Eşimin söylemlerine destek vererek şunu anlattım kendisine” insan olarak kadın ve erkek arasında bir ayrım yapmanın yanlışlığı içindeyiz, zira beynin cinsiyeti yoktur. Toplumsal sorunların ve şiddetin kökeninde sosyal ve sınıfsal nedenler bulunuyor. Kadınla erkek arasında yaşanan şiddeti sorgulayacağımıza, toplumsal şiddeti sorgulayıp, şiddetin nedenini ortadan kaldırabilirsek toplumsal barışı ve huzuru sağlayabiliriz, yoksa gerisi boş.
Her yıl aynı şarkının nakaratı gibi, yılda sadece bir kez kadınları hatırlayarak. Yaşasın, Kahrolsun, Kadınlara kalkan eller kırıla, ya da Sivereklilerin deyimiyle “puç” ola demekten öteye gidemiyoruz.
9 Mart günü aynı düzen içinde, kadınlar şiddete maruz kalacak. Siverekli bir kadın devletin verdiği üç beş kuruş yardımı alabilmek için kucağında bebeğiyle ya Sosyal yardımlaşama vakfının kapısında, ya da belediyenin beyaz masa kapısında boynunu bükecek. Devletin verdiği eğitim yardımını almak için PTT şubelerinin önünde saatlerce kuyrukta bekleyecek, bir lokma ekmek uğruna ırgat olarak tarlalarda çalışacak, ezilecek, ağlayacak bu acıları zorlukları sadece eğitimsiz kadınlar yaşamayacak en eğitimlisi bile gözyaşını içine akıtmak zorunda kalacak.
Dünyada binlerce kadın acı çekiyor.
Suriyeli bir anne, şarapnel parçasıyla kızıl kana boyanmış çocuğunun saçlarını okşarken feryadı, bulutları utandırıyor.
Bir kadın, hayatta kalabilme adına, küçük çocuğunu bir lokma ekmek uğruna bedenini satmak zorunda kalıyor.
Türkiye’de kadınların maruz kaldığı şiddet olaylarını bir yere bıraksak, bir yılda onlarca kadın öldürülüyor. Halimiz bu hal olduğu sürece kadınların çığlıkları sokaklarda önümüzdeki yılda yankılanacak.
Neresinden bakarsanız bakın 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar gününün eğlenceye dönüştürülmesinin mantıklı bir yanının olmadığını sizde fark edeceksiniz.
Kadınları bir gün hatırlayıp, bir gün için etkinlikler düzenlemekle olmuyor. Yazımın üst kısmında da belirttiğim gibi; kadın ve erkeklerin eğitimiyle ancak şiddetin önüne geçe biliriz. Toplumsal eğitim ve duyarlılık sadece bir güne değil her güne sığdırılarak mutlu yarınlara ulaşılabilinir.
Kadına yönelik şiddete, baskıya dikkat çekmek için iki çırtık bir zılgıt yetmeyecek. Kadınlar her gün hatırlanıp sosyal yaşamları iyileştirilmediği sürece bu memlekete bahar çok geç gelecek.
Yaşamın birer gülü olan kadınlarımızın dallarında kırılmamaları umuduyla, sadece kadınlar için değil tüm insanlar için baharlı güzel günler diliyorum.
Saygılarımla…