Kötü dediğimiz zamanın resmen halimize acıdığı durumdayız. En azından zamanın geldiği belli, geçtiği belli ve bittiği belli.
Kötü dediğimiz zamanın resmen halimize acıdığı durumdayız. En azından zamanın geldiği belli, geçtiği belli ve bittiği belli.
Peki ya insanın !
Sahi nesi belli ?
Ama yeri geldi mi zamanı kötülemekte üzerimize yok. İlk cümlemiz ne yapalım zaman böyle. Demiyoruz ki biz bozulduk. Demiyoruz ki insanlığımızı askıya almışız. Demiyoruz ki öz değerlerimizi yitirdik. Demiyoruz ki her şeyimiz meta odaklı. Demiyoruz ki insan olarak bitmişiz. Varsa yoksa zaman suçlu. Kendimize toz konduramıyoruz. Bu yüzdende hayatın tadı, güveni, dostluğu, vefası, kan bağı, kardeşliği, sevgisi, saygısı, sadakati, huzuru ve sağlığı kalmadı. Ama Yine de zaman böyle deyip kendimizi vicdanımızda aklamaya çalışıyoruz. Tabi kalmışsa bir vicdanımız. Bu yüzden keşke zaman kadar dürüst olabilsek diyorum. Güneşin batıp doğması mı suçlu, yoksa sabah akşam olması mı veya mevsimlerin değişmesi mi. Kısacası hiç biri. Ama yine de zaman suçlu çünkü öyle işimize geliyor.
Suçlu zaman ya !
Bu yüzden kolay sömürüyoruz. Kolay hakkını gasp ediyoruz. Kolay hakaret ediyoruz. Kolay hayatlarına son veriyoruz. Kolay yolsuzluk yapıyoruz. Kolay adaletsizlik yapıyoruz. Nasılsa zaman suçlu. Hatta şarkılarda şiirlerde bile zamanı suçluyoruz. Yani kendimizi düzeltmek aklımıza gelmiyor maalesef. Ve bu yüzden musibetlerden başımızı kaldıramıyoruz. Olanda garibana oluyor. Bakın bu konuda Ömer Hayyam’da bir dörtlükle yine zamanı suçlanmaktadır.
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, yada eşeğin biri
Yani zaman insanların elinde ne yapacağını bilmez oldu. Bütün suçların, olumsuzlukları, evsiz barksız bırakılmaların, hak hukuk yemelerin, her şeyin metayla ölçülmesi, zamların, adaletsizliğin, kul hakkının yenilmesi yani insanlıkta utancın zirvesindeyiz. Ama yine de tek suçlu insanların nazarında zamandır.
Oysaki gözlerimiz gerçeğe hasret, gönüllerimiz sevgiye aç. Duygu açlığından ölüyoruz. Gözümüzü değil, gönlümüzü doyuramıyoruz. Ağzımızdaki lokmayı değil, dünyayı yutmaya çalışıyoruz ama bunu görmüyoruz. Veya farkında değiliz. Kısacası kendimize toz kondurmuyoruz. Varsa yoksa zaman suçlu.
Bir an önce iğneyi kendimize çuvaldızı zamana batırmayı hatırlayarak ve insani vecibelerimizi yerine getirmeyi diliyor. Saygılar sunuyorum.