Daha önce yazdığım, birçok yazıda, çocuk yaşata evlendirilen, insanların yaşadığı dramları anlatmıştım.

Daha önce yazdığım, birçok yazıda, çocuk yaşata evlendirilen, insanların yaşadığı dramları anlatmıştım.
Son yıllarda, kadınlara yönelik, eğitsel çalışmaların yanı sıra hukukun işlenmesiyle birlikte küçük yaşta evlendirilen insanların aileleri hakkında yasal işlemlerin sayısının artmasıyla, küçük yaşta evlendirilmelerin önüne geçilmeyeceğine inanıyorum. Her suçta olduğu gibi bu suç vasfında da cezaların kendi başına caydırıcı olacağını sanıyorum! Çocuk yaşta evliliklerin önüne geçmek için, öncellikle anne ve babalara yönelik eğitsel çalışmalarda daha çok ağırlık verilmeli. Yerel de yapılacak eğitim çalışmalarında doktorlar, ebelerin, öğretmenler, Cami imamları, toplumun kanat önderlerinin, bu konuda ki toplumsal aydınlanmaya katkı sunacağına inanıyorum.
Çocuk yaşta evlilikler sadece Siverek'te yaşanmıyor; Türkiye'nin birçok bölgesinde görülen, insan yaşamını zehir eden çocuk yaşta evlilikler, yani küçük gelinler ve annelerin dramının, yüz yıllardan beridir toplumumuzun kanayan, en acılı yarası durumundadır.(kadına yönelik şiddet olaylarında mağdurların birçoğunun erken yaşta evlilik yapan kadınlardan oluştuğu görülüyor) Bu konuda, yıllar önce Diyarbakırlı bayan yazar Esma Ocak'ın (berdel- kervan servan) isimli kitapları başta olmak üzere, çocuk yaşta evliliklerle ilgili onlarca kitap yazılmasına rağmen sorun devam etti. Devam etmesinin nedeni Esma Ocak gibi yazarların kitabını okuyacak kadınların sayısının az olmasıdır.
Son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde, bu kez görsel anlamda küçük kadınları, gelinlerin yaşadığı dram, dizi veya film olarak gözlerimizin önüne getiriliyor.
Son günlerde, polis ve Jandarma bültenlerinden haberlere yansıya Şanlıurfa ve ilçe hastanelerinde doğum yapan 18 yaşından küçük anne adaylarıyla ilgili, çok sayıda soruşturma haberlerini okuyoruz.
Son dönemlerde başlatılan bu soruşturmalar 20 yıl önce başlatılmış olsaydı, bu gün 18 yaşından küçük annelerin soruşturmasına gerek kalmazdı.
Bu hüzünlü ve bir o kadar da acılı olan hayat hikâyelerinin yaşanmasının tek evresel hukuk kurallarının hayata geçirilmemesiydi.
Yasal olarak 18 yaşından küçük insanların evlenmeleri yasak olmasına rağmen, küçük yaşta çocuklarını evlendirip hayatlarını karartan insanlar varlığı toplumsal vicdanımızı rahatsız ediyor.
Çocuklarını erken yaşta evlendirenler vicdanlarını rahatlatmak ve toplumda bu yanlış evliliğe resmiyet kazandırmak için İmamın duasını alıyorlar. Bu konuda cami imamlarına görevler düşmektedir. Yasal olarak evlilik cüzdanı olmayan şahısların dini nikâhlarını kıymamaları gerekir.
Genel olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve Şanlıurfa'da daha önce çeşitli nedenlerle yapılan çocuk yaşata evliliklerin birçok sosyal, kültürel ve ekonomik nedenleri vardır. Yaşanan dramlara rağmen insanımız inadına çocuklarını erken yaşta evlendirmeye devam ediyorlar
Önce ki gün Zonguldak'ta yaşanan gazete ve internet sayfalarına düşen küçük yaşta evlilikle ilgili bir haberi köşeme alarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Savcılığın talimatıyla harekete geçen jandarma, damat M. K, annesi C. K. ve dayısı R. K.'yı gözaltına aldı. Çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan 3 kişi hakkında, 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'istismar suçuna yardım' suçlamasıyla dava açıldı.
Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz yargılanan sanıklardan küçük gelinin babası R. K. daha önceki duruşmada yaptığı savunmasında, olay günü diğer çocuğunun hastalığı nedeniyle eşiyle Kocaeli'ye gittiklerini ileri sürerek, "O sırada kızım halasında kaldı. Ablamın oğlu ile birlikte olmuşlar. Gayri resmi olarak evlendirmek zorunda kaldık. Ben düğüne gitmedim. Kızımla yeğenim anlaştıkları için evliliklerine ses çıkarmadım. Suçsuzum" dedi.
Damadın annesi C. K ise "Oğlumla kardeşimin kızı anlaşmışlar, birlikte olmuşlar. Çocukları evlendirmeye karar verdik. Düğünlerini köy ortasında yaptık. Resmi nikâhlarını da yapacağız" dedi.
Sanık M.K. da birlikte oldukları tarihten itibaren K.K. ile karı- koca hayatı yaşadıklarını söyledi.
K.K. ise birlikte yaşadığı M.K. ile kendi isteğiyle ilişkiye girdiğini ve yakında resmi nikâhlarının da yapılacağını belirterek şikâyetçi olmadığını ifade etti.
Sanıklar, bugün son kez hâkim karşısına çıktı. Duruşmada, çocuk gelin K.K. da hazır bulundu. Hâkimin son sözlerini sorduğu sanıklardan M. K. "Eşimle mutluyum. Resmi nikâhımızın olmasını da istiyorum" dedi.
C.k, "Gelinim ile mutluyum, nikahlarını yapıp yaşamak istiyoruz" derken, Rıza K. ise "Ben de aynısını söylüyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, sanık M. K.'ı 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan 8 yıl 4 ay, Rıza K. ile C.K' ise 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım'dan 4'er yıl 2'şer ay hapis cezasına çarptırdı.
Sanık M. K. ile ilgili, karar kesinleşinceye kadar, 'yurtdışına çıkmama yasağı ve adli kontrol' uygulanmasına karar veren mahkeme heyeti, sanıklar hakkında ayrıca 'çocuğu hürriyetinden yoksun bırakma' suçlamasıyla da Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı''haber böyle
İşin içinde rızasıyla bir ilişki olup olmadığını bilmiyoruz, anne ve babaların suçtan kurtulmak için böyle söylediklerini düşünmek gerekir.
Saygılarımla