Bilim ve ilim adamının yetiştiği yer. Gençliğin yönünü belirlediği yer. Ülkeye her türlü yöneticinin yetiştiği yer.

Bilim ve ilim adamının yetiştiği yer. Gençliğin yönünü belirlediği yer. Ülkeye her türlü yöneticinin yetiştiği yer. Bir ilin aydınlık yüzünün belirlendiği yer. Bir ilin eğitim düzeyinin belirlendiği yer. Bir ilin ekonomisine çok önemli katkıda bulunan bacasız fabrika. İşçinin, esnafın ve işletmelerin ana gelir kaynağı. Kısacası bir ilin hayat damarı. Tıpkı Harran Üniversitesi gibi.

Ama gelin görün ki yukarıda azda olsa önemli özelliklerini belirttiğim ve sayamadığım daha bir çok önemli özelliği olan bu kadar güzide bir kurum Şanlıufamızda gereken önemi görüyor mu diye kendi kendimize soralım.

İsterseniz önce kendimden başlayayım. Bence görmüyor.

Neden derseniz ?

Dilimizin döndüğünce aklımızın yettiğince yazmaya çalışalım.

Örneğin; Öğrenci taşımacılığı tam ve sağlıklı bir şekilde  yapılmıyor. Otobüsler hınca hınç dolu geliyor. Özellikle sabah ve akşam. İnsanlar bir birinin üzerine basacak şekilde. Raylı sistem nerede diye sorsam.

Yok!

 Merkezde tellerine kuşlar konuyor. Onu bile beceremediler. 50 km’lik yolu nasıl becerecekler diye düşünmeden edemiyor insan. Sadece o mu ? Ya kampüs içindeki ring arabalarının yetersizliği. Bu durumu sordum bir yetkiliye. Verdiği cevap aynen şöyle;

-Belediyede önemli bir görevde bulunan yetkilinin sırf şahsi isteği yerine getirilmedi diye mobing uygulanıyor. Kendince üniversiteye bu hizmeti yapmayarak veya yavaşlatarak yetkilileri cezalandırdığını zannediyor. Oysa bilmiyor ki yetkililerin makam araçları var. Peki bahanesi neymiş beyimizin. Saatli çalışıyorum. Öğrenci taşımacılığında geç kalırım mantığı. Beyimiz eğer bilmiyorsa ek sefer koyar. Onu da bilmiyorsa üstündeki ağababalarına yeni araç almaları telkininde bulunur. Onu da bilmiyorsa gelen otobüsler kampüs içerisinde ring vazifesi görsün. Öğrenciler çok beklemesin. Sorun çözülür. Ona da hayır diyor. Varsa yoksa kendi egosu ve istekleri. Gelecek dediği gençler umurunda bile değil. Kendince yetkilileri cezalandırayım derken günlük yaklaşık yüz bin kişilik bir sürkülasyon yaşanan kocaman il vaziyetindeki bir yeri cezalandırıyor farkında değil. Sadece ulaşım değil. Buna temizliği de katabiliriz. Bu konuda da üniversitedeki bir yetkili; çöp konteyniri almak için kapı aşındırıyoruz ama hep erteleniyoruz. Yani ulaşım sorun. Temizlik sorun. Peki siz daha ne diye oradasınız sayın belediyemizin çalışkan (!) yetkilileri. Gelecek dediğiniz gençlere bunu mu reva gördünüz. Bakın Üniversitenin yetkilileri de sizin gibi bu makamlarda geçici. Süresi dolan zaten gidiyor. Kalıcı olan üniversite. Ve bunun kalıntıları da yüzyıllar önce atılan ve bugün giderek büyüyen Harran Üniversitesidir. Öyle büyük bir tarihi var ki sizin siyaset egonuza kurban olacak kadar değil. İnanın altında ezilirsiniz. Kısacası bilimi siyasete kurban etmeyin. Yazıktır günahtır. Bu ilin kaderiyle oynamayın.

Bakın Şanlıurfa eğitimde 78. Sırada. Ve sırf bu tür çekişmeler yüzünden hep geriye gidiyor. Herkes işini düzgün yapsın ki Şanlıurfamız gelişsin. Üniversitemiz boş sorunlarla uğraşmasın ki bilime fenne katkıda bulunsun. Bütün enerjisini Laboratuvarda tüketsin. Önce urfamıza sonra ülkemize ve sonuçta insanlığa faydalı olsun.

Bilmem anlatabildim mi ?

O halde bugünü milat olarak alıp kişisel egolardan arınarak diyorum ki;

Az ya da çok

Var ya da yok

Ekmeğin emeğin helalini hak etmektir mesele. Ve bunu da Şanlıurfamızdan esirgemeyelim lütfen.

Sonuç olarak oturduğumuz koltukları kendi egolarımız ve menfaatlerimiz için değil, memleketimiz için kullanalım ki hem şimdiki nesil hem de gelecek nesil rahat etsin ki herkes üniversitemizi ve haliyle şehrimizi tercih etsin. Sizede işgal ettiğiniz koltuklarınızın hakkı verildi payesi verilsin. Yoksa bu gidişle sıkıntı üzerine sıkıntı yaşanılır.

Hatalarımızdan arındığımız sağlıklı günler temennisiyle saygılar sunuyorum.