Yaşıyoruz işte

Öylesine

Gelişine

Bazen hep birlikte perişan bir halde

Bazense tek başımıza kırıla döküle

Nasıl mı?

Önce iyi niyetimizi,

Sonra duygularımızı,

Umutlarımızı saymıyorum bile.

Geriye et ve kemik kalıncaya kadar sömürdüler.

Sonra da madde alemi ile gözlerimizi köreltip,

yüreklerimizde maneviyat adına ne varsa söküp aldılar...

Merhamet;

Yok..!

Sevgi;

Yok..!

Vicdan;

Yok..!

İnsan mı..?

Bilmiyorum dostum,

Bilmiyorum..!

Ayrıca solan güllerin  günahı yok

Suç, soldurulan umutlardadır biline

Çünkü zarfından kuşlar çıkan mektupları şimdi mumla arasan da bulamazsın.

Çünkü dizlerimizin yarası çocukluğumuzun on dakika arasıydı. Yere uzanırdı birimiz, diğeri yarayı üfler acıyı bile bölüşürdük.

Çünkü toklar açın halinden anlar gururu incitmeden yapardı yardımlarını.

Çünkü İnsanlar yalana yabancı içtenlikle arkadaş. Gömlekler güneş lekeli. Bir gazozu aynı şişeden içerdi.

Çünkü geceleri başlarını döndürürdü gökyüzü; "önüm arkam sağım solum sobe." Saklambaç oynarken kaybolan arkadaşlarını herkes arıyor bugün.

İyisi mi?

Gel hemen içindeki ışığa yol ver,

Çünkü onu hapsetmeye hakkın yok,

Ne yapabiliyorsan ve elinden ne geliyorsa yap ki içindeki cevher can bulsun ve karanlığın yerini ışık alsın. Alsın ki aydınlığın içinde hepimiz birlikte yol alabilelim.

Kısacası hasarlı ruhlara bulaşmadan güzeli görüp iyi düşünelim ki!

Sadece var olmayıp yar olan insanlar çıksın bahtımıza.