Yeryüzünün yasaları vardır

Yeryüzünün yasaları vardır

Su boğar

Ateş yakar

Deprem yıkar.

Bunları çok iyi biliyoruz. Ama yasalara uymak bir mecburiyettir. İhmallere dayalı kayıplarsa  kader değildir gerçeğini tam öğrenemedik. Belki de işimize gelmedi. Bakın Hollanda arama kurtarma ekibinden birinin Adıyaman da söylediği cümle “siz tanrıyı bu kadar kızdıracak ne yaptınız da bu kadar felaket başınıza geldi” Cümlesi belki de bu afetlerin başımıza gelmesinin özeti bu cümleydi.

Sahi biz tanrıyı kızdıracak ne yaptık da bu felaketler başımıza geldi.

Örneğin;

Hak hukuk tanımadık.

Mazluma acımadık.

Altta kalanın canı çıksın düşüncesi istisna olmaktan çıkıp kanun haline geldi.

Adaleti sadece tabelalarda görür olduk.

İhalelere fesat karıştırdık. Haksız kazanç sağladık.

Hırsızlık yaptık. Adımız köşeyi döndü. Veya bal tutan parmağını yalar’a çıktı.

Vergi kaçırdık.

Binaların malzemesinden çaldık. Kolonlarını menfaatimiz uğruna kestik. Garibanlara mezar oldu.

Dere yataklarına ruhsat verdik. Suya akacak yol bırakmayanca da su kendine akacak yol buldu. Sadece akmakla kalmadı canlarımızı da aldı.

Yanlış zeminlerde çok katlı imarlara yol verdik.

Ormanları sırf ağababalara alan açılsın diye yaktık. O kadar dilsiz canlıyı oldürdük.İçinde lüks villalar ve oteller yaptık.

Liyakatsız insanlara iş verdik.

Yalan, hile, aldatma bizim karakterimizi oluşturdu.

Ramazan geldi. Malzemelerin fiyatını üç katına çıkarttık.

Deprem oldu. Millet dışarda aç, susuz ve soğukta donarak ölürken keyfimizi bozmadığımız gibi fahiş zamlar yaptık.

Depremde millet canıyla uğraşırken ganimet peşinde koştuk.

Namaz kılarken gösteriş için kıldık.

Namaza gittik. Önce ayakkabılarımızı emniyete aldık. Veya aklımız ayakkabımızda kaldı.

Çocuk ve kadın tecavüzleri çoğaldı.

Komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisi şerifini unuttuk. İsrafta rekor derceler yaptık. Komşumuzu tanımadık bile.

Kısacası bizim ahlakımız çöktü.

Oysa doğarken öleceğini bilen tek varlıktır insanoğlu. Hem yer yüzü ile gökyüzünün yaptığı antlaşmayı bu güne kadar hiçbir kuvvetin  bozamadığı görülmesine rağmen hala insan oğlunun kendini düzeltememesinin geçerli bir açıklaması yoktur. Oysa alnı ak, başı dik bir hayat için sadece;

İşini tam yap.

Hak hukuk ve adaletten ayrılma.

Kul hakkı yeme

Ne dediğin belli olsun,

Dürüst ol adamına göre konuşma!

Sadece bu kadar. Bunun içinde çok da çaba göstermemize gerek yoktur.