Hep dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisinde Yeni yaşamlar kuruyoruz kendimizden ödünler vererek

Hep dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisinde

Yeni yaşamlar kuruyoruz kendimizden ödünler vererek

Sonrada kendimizi aklamak için aklımızda yüzlerce geçerli açıklama:

“Yaşamak zorundayız nasılsa,

İyidir hiç yoktan var olmak mesela"

Hatta karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini.

Sonra da çürüyoruz.

Ne yapıyoruz peki

Örneğin;

- Bal tutan parmağını yalar" dedik hırsızlığı mübah gösterdik..

- Devletin malı deniz, yemeyen domuz" dedik devleti soymayı mübah gösterdik.

-Yemeyenin malını yerler" dedik dolandırıcılığı mübah gösterdik.

- At binenin, kılıç kuşananın" dedik gaspçılığı mübah gösterdik.

- Kol kırılır, yen içinde kalır" dedik şeyhlerin tacizini mübah gösterdik.

- Söz gümüş ise sükut altındır" dedik ortamı yalancıya bırakmayı  mübah gösterdik.

- Komşuda pişer bize de düşer" dedik hazırcılığı mübah gösterdik.

- Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" dedik menfaatçiliği mübah gösterdik.

- Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" dedik yalan söylemeyi mübah gösterdik.

- Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dedik bencilliği mübah gösterdik.

- Üzümünü ye bağını sorma" dedik haramı mübah gösterdik..

- Köprüden geçene kadar ayıya dayı de dedik kurnazlığı, takiyyeyi mübah gösterdik.

Sonra da toplum neden bozuluyor diye oturup ağıt yaktık. Ve suçlu aradık. Veya biz nerede hata yaptık diye hiç üzerimize alınmadan sorular sorduk kendimize.

Oysa…

Hatalı olmamıza bağladığımız nedenler kalitemizi,

Düzeltmek için getirdiğiniz çözüm yolları ise ahlaki yapımızı ortaya koyar. Ama bunu hiç düşünmedik.

Çok geç de olsa anladık ki; İnkar edip içimizde sakladığımız olumsuz şeyler gerçekliğini kaybetmiyor. Ve hayat sana faturasını çıkarıp istediğini acımazsızca yaptırıyor.

İyisi mi ?

Zararın neresinden dönersen kardır misali.

Çok geç olmadan hatalarımızı görmek akıllılığın,

Düzeltmek için çaba göstermek ise sorumluluğunuzun  gereğidir.