Bazen, \n \nDilde söz kalmaz. Aşınır zamanla bütün anlamlar.

Bazen,

Dilde söz kalmaz. Aşınır zamanla bütün anlamlar.

Ne sığındığın bir cümlen kalır.

Ne beklediğin bir söz.

Şarkı biter.

Şiir susar.

İnsanlık rafa kalkar

Varsa yoksa her şey mevki ve para

Bunun içinde insan harcamak,

İşte böyle başlar insanın kendisiyle ayrılığı.

Peki..

Yarını bilen var mı?

Yok

Dünya kaç günlük?

Bilen var mı ?

E oda yok

O zaman bu kadar makam, mevki ve para için hırs niye

Ona da cevap veren yok.

Neden derseniz ?

Çünkü insanlar vicdanlarını hadım ettiğinden beri bunu anlamaları da  bu pek mümkün görünmüyor. Üzülmek ve acı çekmekte gerçekten duyarlı insanlara kalıyor. Hatta görmezden gelsen bile insanlığın her gün biraz daha öldüğü, kötülüğün iyiden iyiye palazlandığı bir dünyadan nereye kaça bilirsin ki. Ama olsun Che Guevara’nın dediği gibi “Hayatta daima gerçekleri savun. Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.” der. Duyarlı insanlarınki de o hesap.

Tamam ölene kadar herkes hayatının sahibidir. Ama misafiriz bu dünyada.  O yüzden misafir adabını yitirmemek gerekir. Ona da hak getire.

O zaman  para ve makam hırsı ile ölümüne sözleşme yapmakta neyin nesi.

Onu düşünen kim.

Bunu bile bile öz değerlerden vaz geçmekte neyin nesi.

Ona da cevap yok.

Aslolan kaybolan insanlığın derinliğinden gelen sesleri duyabilmek .

İnsanlığı ne rahatlatır diye düşünebilmektir. Bunun içinde insanın hırs uğruna insani özelliklerine uygun yaşamasını becerebilmektir. Tıpkı Sabahattin Ali’nin dediği gibi:

Satın alınamayan şeyleri sevin.

Deniz gibi,

Gökyüzü gibi,

Ay ve Güneş gibi,

Ve sevgi gibi.

Bunun içinde mevki, makam ve paralanmaya gerek yok ki..