İnsanlığın telafuzunu unuttuğumuz, birbirimize saygımızı yitirdiğimiz ve insanlık adına dişlerimizi sıktığımız şu günlerde susmanın da bir hali olsun diyoruz hep. Çünkü korkuyoruz. Nasıl korkmayalım ki ?

İnsanlığın telafuzunu unuttuğumuz, birbirimize saygımızı yitirdiğimiz ve insanlık adına dişlerimizi sıktığımız şu günlerde susmanın da bir hali olsun diyoruz hep. Çünkü korkuyoruz. Nasıl korkmayalım ki ?

Bir bakıyorsun hayatını artık gayrı resmi bir yolculuğa dönüştürmüşler. Ve artık yaşamak kompartımanında kaçak kalacak duruma geldiğini görüyorsun.

Nasıl mı ?

Önce yaşadığın yerleri adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini görüyorsun.

Öyle kabul ediyorsun. Ama bakıyorsun ki orada bile rahat yaşama şansın yok.

Neden mi ?

Parayı kontrol eden onlar.

Medyayı kontrol eden onlar.

Ne giyeceğimizi tayin eden onlar.

Ne içeceğimizi tayin eden onlar

Siyasetimize, nasıl yōnetileceğimize karar veren ve ona göre ayar veren onlar

Evimizin içinde onlar.

Dışımızda onlar.

Başımızda onlar

Gözünü açıyorsun onlar.

Kapatıyorsun onlar

Nefes alıyorsun yine onlar

Yakında DNA'larımızı, genlerimizi ve geçmişle bağlarımızı kesecek olan yine onlar.

İtiraz mı ettin.

At bombayı bitir işi. Kim ölmüş önemli değil. Dünya onların oyun sahası sanki. İstedikleri zaman kural koyan, kural bozan ve başına vuran yine onlar.

Yani tamamı kurmaca. 

Sorsan sınır yok. Herkes özgür. Özgürlük var. İnsan hakları var. Hatta tüm yeryüzü Allah’ındır derler ama eğer inandıkları bir Allah varsa tabi.

Bütün bu olup bitenlere rağmen bizde saf saf gerçeklerin değil, çıkarların desteklendiği,

Yalanın ve ikiyüzlü hallerin itibar gördüğü bir dünyadan; kötülüğüne "beş dakika ara" vermesini bekliyoruz. Aslında buna kargalar bile güler. Gerçi gökyüzünde attıkları bombalar yüzünden kargada kalmadı ya. 

Sonuç olarak daha fazla dibe batmadan yalanı, yanlışı, talanı bırakarak ve kaybettiğimiz öz değerlerimizi hatırlamaya başlayarak kolları sıvamalıyız. Yoksa işimiz Allah'a kalmış.