Kimse kimseden eksik değil...

Kimse kimseden eksik değil...

Büyük değil,

Küçük değil,

Farklı hiç değil...

Bu yüzden düşünebilen kişinin üstesinden geleceği görevler mutlaka vardır.

Örnek mi..?

Güzel bir şey yapın ,

Güzel bir şey söyleyin ,

Güzel bir şey görün ,

Güzel bir şey yazın ,

Veya…

Güzel bir şeye başlayın...

Ufuk UMUR arkadaşımın bir yazısını okudum. Onun gönderisinden yaptığım alıntılar adeta küçük dilimi yutacak cinstendi. Aslında zor değil yapılanlar. Ama farkında olanlar için dersek daha  düzgün bir vurgulama yapmış olurum. Arkadaşımız güzel şeyler düşünen, yapan, başlayan ve sonuçlarını gören  Kostarikayı şöyle anlatıyor.

Dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri olan Kostarika, bir gün komşularına ve bütün dünya ülkelerine bir konuşma yapıyor: “Arkadaşlar siz birbirinizi yiyin, kavga edin. Ben kapılarımı huzursuzluğa kapatıyorum, benden uzak olun. Sadece ticarette size muhatap olurum.” der.

-Akabinde bakanlarına “getirin bakalım bütçelerinizi, nerelere neler harcıyoruz” diyor. Ve incelemeye başlıyor.

-Ooo silahlı kuvvetlere ne kadar para harcıyormuşuz.  Bundan sonra savaş yok, komşuların işine karışmak yok. O halde orduya da gerek yok, kaldırıyorum diyor. Ve dediğini de yapıyor. Çünkü 50 yıldır kimsenin işine karışmıyor.

Hatta bu tutumu ile de 1987’de Nobel Barış Ödülü alıyor. Daha sonra iki adam çıkıp parti kuruyor. Tüzükleri mutluluk üzerine olduğu için adı da “Mutluluk Partisi” oluyor. Nitekim seçiliyorlar. Biri Başbakan, diğeri Millî Eğitim bakanı oluyor. Yani bizdekiler gibi bir birini yemiyor bel altından vurmuyor ve bir birine akıl almaz hakaretler ve yakıştırmalar yapmıyorlar. Önce kafa kafaya verip işe çocuklardan başlıyorlar.

Ne mi yapıyorlar?

-Okullarda derslerin çoğu doğada yapılıyor. Çocuklar matematiği ağaç, çiçek sayarak öğreniyor.

İlkokuldan mezun olabilmenin bir şartı da beş yılda dikilmesi gereken ağaç kotasını tutturmak.

Bugün örnek gösterdiğimiz ve gıpta ile baktığımız Finlandiya eğitim bakanı sık sık bu ülkeyi ziyaret edip feyz alıyor. Eğitimini bu güzel ülkede yapılanları örnek alarak güzel bir sisteme oturtuyor. Yani bizim eğitim-öğretim gibi yılda bir değiştirilip yaz boz tahtasına dönderilmiyor.

Peki şu Kostarika daha başka ne yapıyor ?

-Yazılı ve görsel medyayı halkı aydınlatmak için kullanıyorlar.

-Aydınlar ücretsiz seminerler veriyor halkı aydınlatmak için.

-Orduyu lağvettikten sonra beş üniversite kuruyorlar. Oradan gelen kaynakla da ;

-Halk doğuda, batıda ve kuzeyde başka diller konuşuyor. Üniversite mezunu her genç ise çok iyi derece İngilizce biliyor. Yani bizimki gibi ilkokul birde neyse lise sondada aynı ders verilmiyor. Her şey gelişim üzerine.

Kimse kimsenin dilinin kaba ya da üstün olduğuyla uğraşmıyor.

- Doğa mutlak korunuyor. Ağaç kesmek, gecekondu, avm yapmak kesinlikle yasak.

-Evlenmek mi istiyorsunuz;

6 haftalık kursa gitmek zorundasınız. Geçemediniz, yine gideceksiniz.

-Anne-baba olmak mı istiyorsunuz, yine kurs.

Çocuğunuzu içgüdülerinizle değil, bilinçli eğiteceksiniz.

-O kadar küçük bir ülke ki, dünyanın sadece binde 3’ü.

Ama doğa ve canlı çeşitliliğinde kara parçası çok daha büyük olan ülkelerden çok daha önde.

Dünyadaki bütün canlı çeşitliliğinin % 6’sı bu ülkede.

850 kuş çeşidi, 1200 orkide, 600 kelebek çeşidi vs.

Yani gelinen noktada;

- Halkın geliri, Avrupa halklarının 1/4’ü olmasına rağmen dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında son 10 yıldır 1. veya 2. oluyorlar.

- Kişi başı ortalama yaşam süresi 79 yıl ile çoğu gelişmiş ülkeyi geride bırakıyorlar.

-Ordu yok, kavga yok, silâh yok.

- Halk adalete sonsuz güveniyor, kanunlar harfiyen uygulanıyor.

-Basın özgürlüğünde 2017 yılında 180 ülke içinde 6. sırada yer aldı.

-Dünyanın 2.muz üreticisi, ananas ve kahve de önemli yer tutuyor.

-O beş üniversiteden mezun gençlerin dijital ürünler tasarlayıp satarak ülke ekonomisine katkıları da tüm ekonominin % 24’ünü oluşturuyor.

Hatta komşuları Nikaragua, Panama iç işlerinde birbirini yiyen ülkeler. Bir tarafları da Karayip, Pasifik Okyanusu ama başta da belirttiği gibi o onların sorunu ve asla müdahil olmuyorlar. Sadece ticarette başka ülkelerle temas kuruluyor. Yani dünya huzurunun başkenti misali. Herkes onları öyle kabul ettiği ve gördüğü için huzur içinde yaşayıp, saygıyla anılıyorlar. Orta Amerika’nın İsviçresi olarak anılan ülke, aslında oradan daha üstün. Çünkü İsviçre, kara para aklama, rüşvet vs. pis işler için kötülerin sığınağı olarak kullanılıyor artık.

Oysa ki KOSTA RİKA,

“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle kuşların, çiçeklerin sığındığı bir ülke.

Selâmı bile, “PURA VIDA (saf yaşam)”.

Sonuç olarak hazır olun ya da olmayın, bir gün mutlaka sona geleceksiniz. O gün geldiğinde zenginliğiniz, hıncınız kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istediklerinizin hiçbir önemi kalmayacak. İyisi mi bugünden itibaren bütün dünya ülkelerinin silahı bırakıp barış, huzur, mutluluk ve sağlık içinde yaşaması o kadar da zor değilmiş.

Örnek mi ?

KOSTARİKA