''Söz" kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan.
''Söz" kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan.
Fazladan izahat, lisânen kabahattir” der Sabahattin Ali ama ben yine de sorumluluğumun gereği bir yanlış varsa belirtmek zorundayım.
Uzun zaman şehir dışında kaldım. Sonra işimin gereği Urfa’ya döndüm. Döndüğümde de şehrin dışındaki lojmanlara taşındım. Üniversitenin Osmanbey kampüsüne. Tabiri caizse tam bir tatil köyü hüviyetinde. Bu durumu sağlayanlara teşekkür etmeyi ihmal etmeyerek asıl konumuza dönelim. Lojman sürem bitince kanuni olarak boşaltmam gerektiğinden ev aramaya başladık. İnanın duyduklarıma inanamadım. Fiyatlar fahiş düzeyde. Kiraya verilen daire sayısı oldukça az. Çaresiz bir tanesiyle anlaştık. Kirası asgari ücret düzeyinde. Dar gelirlinin oturma şansı yok. Özellikle bu banka faizlerinden önce esnaf zamlarını koymuş. Yaklaşık her eve 100 bin TL civarı zam yapılmış. Normal gelirlinin alması da zor görünüyor. Kiralara da bin TL zam farkı haliyle yansıtılmış. Hadi onu da geçtik. Taşınma hafta sonuna denk gelecek şekilde ayarlandı. Bu binaları modern şehirde ilk sürprizle karşılandık. 3 saat elektrik yok. Asansörler çalışmıyor. Akşam vakti ve karanlığa yakın. Bir tanesi “gelir merak etme” demesin mi. Resmen öğrenilmiş çaresizlik örneği. Dairenin fiyatı 500-600 bin TL arası ama elektrik yok ve herkes razı. Hadi olur dedik. Bu kadar aksilik. Uzun uğraşlar sonunda taşınma bitti. Gecede ilerleyince bir köşede uyuyalım dedik.
Ama nerdeee.
Motor sesi susturucuları çıkartılmış bir şekilde vızır vızır dönüyor. Modern binalı yerde uyutmadı resmen. Yine kimseden ses yok. Pazar sabahı saat 6 sularında Seyyar satıcı
Eskiciii diye o gevrek sesiyle ortalığı ayağa kaldırdı resmen. Anlaşılan uyutmayacaktı bu gevrek sesli kardeşimiz. Kalktım dışarı çıkmaya karar verdim. Pazar sabahı her taraf kapalı. Güya insanlar dinleniyor. Sokakta ilk karşılaştığım manzara çöplerden yiyecek ve işe yarayacak malzeme arayan kadın ve çocuklara karşılaşmak oldu. Fiyatları bir milyonu bulan binaların içinde gerçekten aç insan var mı diye. Tam tezat manzara ama maalesef bu görüntü beni şoke etti. Etrafta açık esnaf bulamayınca çarşıya inme zorunluluğu hasıl oldu. O arada trafik kitlenmiş durumdaydı sanki. Ne olup bittiğini merak ettim. Allah korusun kaza var dedim ama bir süre sonra ne göreyim. Trafikte beyaz fistanlı bir adamın mobiletle trafiği kitlemesine şahit oldum. Şanlıurfa resmen Şanlıurfa ya dönmüş vaziyette. Tabi kırmızı ışıkların daimi müdavimleri para toplayan kadın ve çocukları es geçersek ayıp olur. Otobüsteki o görüntü nedir sahi. Maske takma ve sosyal mesafe diye bir kural işlemez vaziyette. Kontrol mekanizması neden yok. Biraz ilerledikten sonra vatandaşın biri koronadan dolayı hastanelerde yer olmadığını yanındakine söylüyordu. Benimde aklıma şu soru geldi. Sahi bu özel hastaneler niye hala kapalı. Tıpkı eski OSM hastanesi gibi devlete kazandırılamaz mıydı. Hastanelerin kapalı olmasının cezasını halk çekiyor. Bunu yetkililer neden görmez ki. Naçizane bir günde gördüklerimi özetlemeye çalıştım. Umarım tesadüftür bu gördüklerim.
Sonuç olarak amacım; Ne veliye dil uzatmak ne de deliyi taşlamak. Sadece memleketimdeki aksaklıkları dile getirmektir. Senden benden değil hepimiz Urfalıyız. Ve sözlerimi lütfen maske takmanızı, sosyal mesafeye uymanızı ve hijyene dikkat etmenizi diliyor. Sağlıcakla kalın diyorum.