Maşallah aday enflasyonunun yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Herkes siyasetin bir yerinden tutmakla meşgul. Üstelik herkesin tek derdi var.

Yiğitler çıktı meydane

Hepsi bir birinden merdane

Sorsan hepsinin derdi vatan

Maalesef tamamı hikaye

Maşallah aday enflasyonunun yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Herkes siyasetin bir yerinden tutmakla meşgul. Üstelik herkesin tek derdi var.

Vatan veya memleket.

Tamamda bunun için aday olmanız gerekmiyor. Vatan bayrak kutsaldır. Sırf bu kutsallık için siyaset yapmanız gerekmiyor. Bulunduğunuz yerde ve konumda da yapabilirsiniz. Eğer başka bir amacınız yoksa tabi. Üstelik  toplumun çoğu da buna çanak tutuyor. Yapabilir mi yapamaz mı kimsenin umurunda değil. Kıstası da yok nasılsa aday olmanın veya vekil olmanın.

Peki  bunlar her gün maddi varlıklarını saymakla bu kadar meşgulken, hangi mağdurun  hakkının  takipçisi olacağına nasıl olsun da vakti kalsın. Bunu  bir düşünelim diyeceğimde. Oda mümkün değil. Çünkü sadece gözlerimiz değil, akıllarımız da seyir tutsağı olmuş. Gerçekten sorgulamayı, direnmeyi ve insanca yaşamayı öğrenebilseydik çok şeyleri değiştirebilirdik belki. Ama o da imkansız gibi bir şey.

Peki ya merkezdeki siyasilere ne demeli.

Bakıyorsun üslup yerlerde sürünüyor. Kim kimle birlikte her gün borsa gibi değişiyor. Biri rakibini hırsızlıkla, diğeri rakibini  vatan hainliğiyle suçluyor. Biz bu durumda kime inanacağız bilmiyoruz. Galiba pervasızlığın el üstünde tutulduğu  bir düzende başrol de olanların  kendi kültürü vardır. Her haltı yerler. Yalanın hası onlardadır. Ama her şartta alkışlanırlar. Üstelik konuştuklarında kullandıkları cümlelere bakın. İnsani değerlere ne kadar da değer veriyorlarmış da bizim haberimiz yokmuş. 

Peki suçlu kim ?

Ben sen o

Çünkü onlara bu güne kadar  söylediğiniz her yalan ve görmezden geldiğimiz her ahlak dışı davranış, yaşayacağınız yarınları kirletiyor diyebildik mi ?

Hayır.

Peki sebep; Kişisel menfaatler.

Çünkü ilacı olmayan bir hastalıktır menfaat. Öyle ki alınan nefeste bile akıllarına getirenler var.

Değdi mi peki ?

Ona da hayır diyeceğiz. Ama yine de bildiğimizden şaşmayacağız.

Sonuç olarak hafife alınan ve görmezden gelinen gerçeklerin ağır bedeller ödettiği inkar edilmeden geçmişimizin esiri olmayı bırakıp, yanlışlardan ders alarak  geleceğimizin mimarı olalım. Bunun içinde toplum kendini realize etmeli ve öz değerlerine dönmelidir.Tıpkı Mevlana’nın dediği gibi 'Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lazım kendini arayan..''