Hayat öyle bir hal almış ki; Öyle bir serüvene dönüşmüş ki Artık... Ortalıkta Polyannalar, Işıklarda palyaçolar dolaşır vaziyette. Nasıl da yalnızlaştık giderek. Nasıl da yabancılaştık birbirimize.. Bu konu komşu, Bu arkadaş, eş...
Hayat öyle bir hal almış ki;
Öyle bir serüvene dönüşmüş ki
Artık...
Ortalıkta Polyannalar,
Işıklarda palyaçolar dolaşır vaziyette.
Nasıl da yalnızlaştık giderek. Nasıl da yabancılaştık birbirimize..
Bu konu komşu,
Bu arkadaş, eş dost,
Bu mahalle,
Bu sokak,
Bu çoluk çocuk, ana baba,
Biz miyiz sahi. Biz ne hale geldik böyle ?
Mal davası, mülk davası derken, kardeşin kardeşle düşman olduğu.
Benlik, senlik kavgaları yüzünden yuvaların yıkıldığı,
Menfaatler yüzünden dostlukların bozulduğu..
İnternetti, televizyondu, hazır gıdaydı derken komşulukların unutulduğu bir dünya yarattık kendimize yada yaratıldı bize,
Bırakınız omuz omuza gelmeyi göz göze gelmeye korkar olduk .
Sanırsınız ki parayla satılıyor küçücük gülümsemeler, günaydınlar, bir kuru merhabalar.
En vahim olanı herkesin burnu Kaf Dağı'nda,
Oysa herkes sadece birbirlerini gördüğü kadar; Bilmiyoruz ki, başımızı çevirsek, hiç yoklar.
Sadece bu kadar mı ?
Tabiki hayır…
Ne yazık ki miras karşılığı sevilir oldu ana babalar..
Eskiden bir bakıştan, bir gülüşten titrerdi yüreklerimiz..
Şimdilerde ise kızın fiziği, oğlanın para pul fizibilitesiyle doğru orantılı oldu sevgilerimiz..
Ve yalan oldu gerçek sevdalar.
Daha da çoğaltabiliriz
Yanan ormanlardan,
Kurutulan göllerden,
Tarihi eser katliamından,
Kesilen ağaçlardan,
İşkence edilen hayvanlardan,
Öldürülen ve tecavüz edilen bebeklerden,
Zamlardan (Pardon fiyat farklarından)
Savaşlardan,
Görgüsüz ve duyarsız yaşantılardan bihaber bir şekilde yaşıyoruz işte.
Kısacası ;
öğütürüz biz;
İnsanı,
Aşkı,
Sevdayı,
Vefayı,
Dostluğu,
Arkadaşlığı öğütürüz biz...
Sanırım hep katkılı gıdalar yüzünden bunlar,
Veya internet mi acaba nedeni,
Ya da zayıflayan imanlarımız mı ?
Belki de, giderek kaybolan vicdanlarımız.
Ama kesin olan tek şey öğütüle öğütüle un ufak olmuş insanlığımızdır elde kalan..!
Peki bu durumda ne yapılmalı.
Atalarımız derdi ki:
"Hoş bulmak için,"hoş geldin" i duymalı insan.
Hoş görmek için, hoşluğu görmeli. Çünkü insan insanın aynasıdır
Hoş ol ki hoş göresin. Hal hatırı, kadri kıymeti bilesin.
Cenneti cehenneme çevirenler için "günah benden gitti" diyesin.
Aman bozma istifini...
Olur ya!,
Kötü sözle dinden çıkanın faturasını sen neden ödeyesin?
Tatlı sözle boşalt yılanın deliğini. Kılıç kınını keser mi hiç? Bırak yılan kendi bildiğini eylesin.
Ancak densizler eşek arısını davet edermiş. Sen dilini bahar bahçe belle ki
eşek arısı da kendi haddini bilsin."
Sonuç olarak geçmişten ders alarak günümüzdeki hayatlarımızı yeniden dizayn edip tekrar baştan başlamalıyız. Yok eğer yaşadığımız hayattan memnunsak ve yaşadığımız hayat budur diyorsak üstü kalsın diyor ve saygılar sunuyorum.