Evet n’oldu bize böyle.
Evet n’oldu bize böyle.
Önceki gün instagramda bir canlı yayın yapılıyor. Konuk bayan bir şair. Yorumlar bölümüne bakıyorum. Gözlerime inanamadım. O kadar çirkin yorumlar yapılıyor ki gerçekten mide bulandırıcı. Hadi yazara veya moderatöre saygınız yok. Ya program canlı yapılıyor. O izleyicilere de mi saygınız yok. Onu geçtik. Sonraki gün. Yani dün dünya şiir günüydü. Bir grup başkanı da gruplarında şair yazar var diye nezaketen onların şairler gününü kutluyor. Bu nazik paylaşımın altına öylesine ilginç yorumlar getirilmiş ki resmen saygısızlık boyutunda. Üstelik bunu yapanlar şair ve yazar. Neymiş efendim. Aziz Nesin demiş ki; Türkiye de ki 3 kişinin 5i şairmiş. Hadi üçü anladık da beşi nedir. Bu kadar mı aşağılayıcı bir yorum yapılır. Bende diyorum ki; Keşke öyle olsaydı bu kadar çirkinlik olmazdı. Şair veya yazar her adı neyse duygu ve düşüncelerini kaleme döküyor. Kimseye zararı yok. Hırsızlık, kul hakkı, riyakarlık, saygısızlık, siyaset, makam korkusu ve ticari kaygısı vs. olamayan insanlardır. Yaptıkları sadece bu. Yani alay edilecek kadar saygısızlığı hak etmiyorlardır. Ayrıca önce bu günü kutlayan biri, üstelik bayan bakıyorum oda bu nahoş yorumu destekler nitelikte beğeni ve alaycı gülümseme. Sahi neden bu kadar bukelamum kılığına girmeye meraklıyız. Anlayan varsa anlatsın. Bakın yukarıdaki iki olayda da herkes her şeyi yazar diye bir kaide yok olamazda. Hatta yazar veya şair bile olsanız her şeyi yazamazsınız. Hele bu karşıdaki insanın emeğine saygısızlık boyutundaysa. Beğenmeye bilirsiniz ama alay edemezsiniz. İlla bir yorum yapma gereği hissediyorsanız. Medeni boyutta eleştirinizi yaparsınız. Varsa fikrinizi beyan eder yol gösterirsiniz. Ayrıca yazar olmaktan ziyade yazan durumunada düşmezsiniz. Sonuç olarak bende naçizane bir şiir yazayım. O çok bilen sevgili yazar (!) Şair (!) ve entelektüel (!) bay ve bayanlar. Azıcık benimle de dalga geçin.
ADI UMUT
Dudakları mühürlenmiş.
Gülüşleri idam sehpasındaydı
Yorgundu umutları
Mutluluğunu,
Hayallerini çalmışlardı,
O yüzden dili lal
Günler asırlar gibi geçiyordu onun için
Haritasızdı,
Hiç bir atlasa sığmayacak kadarda kederliydi
Çünkü ellerini tutan olmadı.
İsteyen oldu belki
Ama
O hayalleri de kısa sürdü.
Sessizce
Kalsın dedi
Ve şöyle mırıldandı
İçimde, daha kapağı açılmamış bir yığın düş var.
Aynı sevgi dilini konuşamıyor
Ruhumuzu tercüme etmek için
Bir ömür harcamak zorunda kalıyoruz.
Biliyorum...
Milyon tane, ağrı kesici de içsem
Yine de geçmeyecek verdiğin acı
Ama
İnatçıdır bu yürek,
söz geçiremiyorum işte.
Yani anlaşılan
Aramızdaki yürek mesafesi uzun
Anlayacağın
mevzu derin
Geçmiş yorgun,
Kader rotasız
Gelecek muammaydı.
Ama...
Yine de bekledik gelmesini umutların
yarınlardan önce yüreğimize,
Ama nafile.
Olmadı işte.
Çünkü bin bir emekle büyüttüğümüz umutların
artık bir daha hiç gelmeyeceğini
çok acı öğrendik işte
Fakat
Dünyanın bu çirkinliğine rağmen
Bu rezil yaşamın adını
Yine de umut koydum dedi
Ve hayata gözlerini kapattı.
Düşünüyorum da
Acaba hangi çıkmaz sokakta kaldı hayatı,
Kimler çaldı ondan umutlarını.
Şimdi kimler sarar kimsesizliğinin ızdırabını.
Ya kalbindeki ağrının günahı
kime yazılsın şimdi
Kim merhem olur yüreğindeki kapanmayan yaralarına.
Söyler misiniz
kim..H.O. ASLAN