Eğer farkındaysanız "Doğrusunu söylemek gerekirse" diye başlıyor artık cümleler.

Eğer farkındaysanız "Doğrusunu söylemek gerekirse" diye başlıyor artık cümleler.

Ya da "yalandan kim ölmüş ki".

Demek ki o kadar yalana boğulmuşuz ki, o kadar yalana batmışız ki artık her şeyimizi sorgulamak zorunda kalıyoruz. Oysa söylediğimiz her doğru, niçin yalan söylediğimiz bir sözü açıklamaktan daha az zamanımızı alıyor. Belki o anda dürüst olduğumuz için kaybedebiliriz. Ama yalan söyleyip utanmaktan daha iyi değil mi ?

Veya hayatımızı doğrular üzerine inşa etmek niye bu kadar zor geliyor ki bizlere.

Hele ki günümüzde  yalancının mumu artık yatsıya kadar bile yanmıyorsa.

Üstelik dinimizin kitabı kurani kerimde yalancı Allah’ın düşmanıdır (Nisa Suresi, 112. Ayet) denilmesine rağmen hala neyi bekliyoruz.

Bu yüzden çok geç kalmadan hatta hemen iyi insan olmak için önce kendini temize çekeceksin...

Vazgeçeceksin yanlış olan bitenden..

Umut olacaksın, umutları yeşerteceksen...

Kişilikli yaşayacaksın...

vicdanlı düşünüp, emek vererek yorulacaksın.

Onurlu bir insan olup başkası için güzel bir dünya olacaksın.

Her şeyi emekle, sevgiyle, vicdanla ve merhametle yapacaksın.

Bunun içinde tek kural ;

Yalan yok.

Her şeyi olduğu gibi yaşamak ve yapmak.

Kısacası bir yudum sevgimiz ve bir kaç tane sevenimiz olsun.

Bir de geride kalan bir avuç iyilik.

İnanın gerisi, ötesi ve berisi yalan..

Mevlana’nın dediği gibi 'Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lazım kendini arayan..''

Saygılarımla…